Sanat

Ekrana Mavi Boncuk Tak

26 yaşında birçok şeyi bu kadar çabuk tüketmek, bilemiyorum… Tüketmek derken yalnızca yediklerimiz, içtiklerimiz, giydiklerimiz, fiziksel ihtiyaçlarımızdan bahsetmiyorum. Özellikle sosyal hayatın kısıtlandığı, evlere kapandığımız son bir yıldır, yüzlerce yerli ve yabancı film/dizi izlendi. Film izlemek hepimizin ortak yaşam tarzı haline geldi. O kadar ki bir gecede onlarca bölüm izleyenler var. Konular malum. Bilimkurgu, gerilim, polisiye fantasik vb.

Bunları fazlasıyla tüketmiş biri olarak bu hafta sonu bir nostalji klasiği olan Mavi Boncuk filmini izledim. 1974 yapımı filmin yönetmeni, senaryoya da katkısı olan Ertem Eğilmez. Senaryo kaleminde ise Sadık Şendil ve filmde Şeker Kamil olarak gördüğümüz Zeki Alasya var. Filmin ilk afişleri “Sürüsüne Bereket” ismiyle hazırlanmış fakat daha sonra film, Mavi Boncuk olarak seyirciye sunulmuş. Ben uzun zamandır bu kadar keyif alarak izlediğim bir film hatırlamıyorum. Film, Emel Sayın’ın kaçırılmasıyla başlıyor. Dünya iyisi Münir Özkul, her kızı kendine aşık eden Tarık Akan, güldürmekten öte gülüşü kendisine çok yakışan Kemal Sunal, çocuk adam Halit Akçatepe ve tiyatroyu bir nesle tekrar sevdiren Zeki-Metin ikilisi ve olmazsa olmaz Adile teyze… Hani derler ya tadından yenmez. Film iyiliği, saflığı, masumiyeti, vefayı ve maneviyatı şimdiki zamanın yüzüne yüzüne vuruyor sanki. Filmde silahlar, lüks arabalar, havuzlu villalar, estetikli yüzler yok fakat hiç eksikliği hissedilmiyor. Emel Sayın ve Tarık Akan’ın bir bakışmaları var ki offf… Şarkıları ve müzik ziyafetini hiç anlatmayayım; o zevki ve keşfi size bırakıyorum.

Bu hafta sonu planlarınız arasında bir şeyler izlemek varsa film aramakla hiç vakit kaybetmeyin derim.