Röportaj

Röportaj | Seçil Nebioğlu | Toprakla Ağıt Sergisi

"Dilimizde sanat, elimizde toprak, toprağa verdiklerimizi toprakla anıyoruz." mottosuyla yola çıkan 42 yıllık seramik sanatçısı Seçil Nebioğlu, "Toprakla Ağıt" sergisinde kadın cinayetlerine dikkat çekmek amacıyla dişil enerjinin gücünü ön plana çıkartıyor.

Şu anda UNIQ Expo’da ziyaret edebileceğiniz bu özel sergi, bu çığlığa kulak vermek isteyenlerin katılım ve desteğiyle başka illere ve başka ülkelere taşınacak. Böylece; ülkeler üstü, milletler üstü, siyaset üstü, tüm dünyanın ortak sorunu olan kadına şiddet farkındalığı sınırları aşacak.

Hem sanatsal açıdan hem de toplumsal olarak üstlendiği rol bakımından bu sergiyi tüm takipçilerimize şiddetle tavsiye ediyor ve sözü Seçil Nebioğlu’na bırakıyoruz.

Sergi fikrinin çıkış anını; o gün, tam olarak neler hissettiğinizi bizimle paylaşır mısınız? Her yaratıcı projenin bir Evreka anı olduğunu düşünürsek, sizin için Evreka anı tam olarak neydi?

’Toprakla Ağıt’ sergi fikri, Mart ayında kadın cinayetlerinin vicdanımı dağladığı bir günde adeta bir çığlık olarak çıktı. Elimde kuru kafa görünümlü mask kalıplarım vardı. Atölyemde bir workshop videosu hazırlığı içindeyken, aniden içimden bir çığlık koptu. Ve videonun tüm içeriği ve amacı o an değişti. Gönlümden sınırsızca bir davet çıktı. Gelin, ölümlere inat bu maskları renk renk, desen desen üretelim dedim. Bu çığlık; kadın cinayetleri üzerine sanatsal bir ses çıkarmak, topluca üretmek ve farkındalık yaratmak amacıyla atölyemi tüm olanakları ile gönüllülere açtığımı haber veriyordu. O çığlıkla, videoyu çekerken de, paylaşırken de böylesine büyük bir katılımın olacağını, 8 ay boyunca çalışmaların soluksuz süreceğini ve böylesine güzel bir sergiye evrileceğini öngöremezdim. O çığlık, toplu ağıda dönüştü. Toplum vicdanında, sanatta karşılığını buldu, ortak ağıdımız oldu.
Sosyal medyada videoyu paylaşır paylaşmaz, ertesi gün atölye kapısında hiç tanımadığım 5 kişi vardı. Ertesi gün 7 kişi daha geldi… Sonrasında 11 kişi, 25 kişi 30, 40, 55, 62 derken kısa sürede atölye hacmini aşan sayıda gönüllü oluştu. Ortak bir WhatsApp grubu kurdum. Listeler, günlere göre çalışma programları oluşturdum. Fakat haftanın 6 günü tamamen dolduğu halde gönüllüler ‘ben de varım’ diye gelmeye ve aramaya devam ediyordu. İstanbul dışındaki illerden de gönüllüler oluşmaya başladı. Bu kez ‘Uzaktakiler’ adı altında bir WhatsApp grubu daha kurmak gerekti. Uzaktakilere farklı bir üretim konusu verdim: “askıda içi boş kadın elbiseleri“. Elbiseler kuru ağaç dalına asılı olacaktı. Böylece doğa tahribatına da gönderme yapılacaktı. Elbiseler için sadece ölçü verdim. Gönüllü, nasıl bir kadın elbisesi istiyorsa öyle yapsındı. Özgürce ve özgün üretimler olsun istedim. Köylüsünden kentlisine, şalvarlısından mini şortlusuna, tesettürlüsünden gelinliklisine kadar farklı tarzlarda 560 adet elbise yapıldı. Bir o kadar da mask. Sergilemede kullanılmak üzere 140 metre seramik zincir yaptık. 8 ay boyunca üretimler devam etti. Serginin tek bir sergi olmasını değil de sürdürülebilir sergiler olmasını istedim. Gittiği şehir ve ülkelerde bir sanat hareketine dönüşmesini ve katlanarak büyümesini hedefledim.

Seçil Nebioğlu – “Toprakla Ağıt” sergisinden

Sanatın sosyal sorumlulukla buluşmasının topluma etkileri ve katkıları nedir sizce? Siz sanatçı olarak bu noktada kendinizi nerede konumlandırıyorsunuz?

Sanatın sosyal sorumlulukla buluşmasının etki ve katkılarının büyük ve derin olduğunu düşünüyorum. Sanatın evrensel dili eserler ile konuştuğunda, toplumda kalıcı etki ve mutlak bir iz bırakmaktadır. Sanatçı; duygularını eserler ile gözler önüne sererek, zaman üstü, mekan üstü bir açılımla dünyaya açılır. Bu noktadan itibaren eser konuşur.
Toprakla Ağıt sergimizde 126 gönüllünün ürettiği 1260 adet eser dirimlidir. Sergiyi izleyeni içine alarak mesajını, içinde bulunduğumuz durumu görsel etkisiyle en derinden vermektedir. Bu etkiyi, sergi süresince 6 tane tamamen dolan ziyaretçi defterindeki yüzlerce yazılmış izleyici yorumundan anlıyoruz… Sanat bir anlamı ile farkındalık yaratırken aynı zamanda tarihe not düşüyor. En güzeli de sergiyi izleyen çocukların olması. Kadına şiddet üzerine yapılmış bir sergiyi izleyen çocuklar var. Ne güzel… Çocukların belleğine kazınıyor, görsel hafızalarına giriyor bu konu. Masalsı ve şiirsel bir tatla… Bunu silemezsiniz onların hafızasından. Bu harika bir farkındalık oluşturuyor. Elbette tüm izleyiciler için aynı anlam söz konusu.
42 yıllık bir sanatçı olarak 126 gönüllü ile birlikte oluşturduğumuz bu proje, meslek hayatımda onurla taşıyacağım, vicdanımı rahatlatan, beni sevince boğan, iyi ki yaptım dediğim bir proje olmuştur. Çünkü sergimizi o çocuklar izledi. Başka hiçbir yerde göremeyecekleri bir durumla karşılaştılar. İçinde yaşadılar, ellediler, izlediler. Anladılar. Fark ettiler. Az mı? Değmez mi dedim her seferinde… Değerdi… Çok değerli idi… Kalben müsterihim. İyi ki.. Tüm gönüllülere tekrar tekrar teşekkür ederim.

Seçil Nebioğlu – “Toprakla Ağıt” sergisinden

Kadına karşı şiddet sorununu global ve lokal olarak değerlendirdiğimizde ne gibi farklar çıkıyor karşımıza?

Kadına Şiddet konusu tüm dünyanın ortak sorunu, üstelik asırlardır yaşanan global bir sorun. Doğu/batı demeksizin, tüm sosyal ve ekonomik çeşitliliklerde görülen, toplumların tüm katmanlarına ve tarihe yayılmış bir sorun.
Örneğin tarihte MS 415 yılında linç edilerek öldürülen Hypatia, kadına şiddetin kalpleri dağlayan acı bir örneğidir, Atina Akademisine bağlı kadın bir filozof, matematikçi, astronom olan Hypatia, İskenderiye’de taşlanarak linç edilerek öldürülmüş ve yakılmıştır. Ve halen güncel bir insanlık sorunu/utancı olarak süregelmektedir. Dünyadaki adalet sistemi maalesef kadın ölümlerini ve kadına şiddeti önlemekte yetersiz kalmaktadır. 2019 yılında Fransa’da bir kadın cinayeti üzerine adalet sisteminin yetersizliği tüm toplumda infiale neden olmuştur. Ülkemizde de adalet sistemindeki çözülemeyen sorunlar nedeniyle cinayetler ve şiddet önlenemez durumdadır.
Ancak, kadına şiddeti öncelikle varlıkla alakalı bir sorun olarak görmekteyim. Daha sonra topluma yansımakta. Beynimizin sağ ve sol lobları dişil ve eril prensip ile çalışmakta. Sağ beyin dişil enerjinin aktif olduğu alanımız. Sağ lob; yaratıcılık, sezgiler, şefkat ve merhamet ile çalışırken, sol lob; akıl, mantık, hesap, menfaat üzerine kurulu olarak çalışmakta. Her iki lobumuz da eşit önemde. Arada Korpus Kallozum iki lob arasındaki iletişimi sağlamakta. Varlık her iki lobun enerjisini kendinde dengeleyemediğinde problem çıkıyor. Psikolojik sorunlar ve huzursuzluk başlıyor. Kendi içinde dengelenemeyen varlık, topluma da aynen yansıyor. Kadına şiddeti; dişil enerjiye şiddet, varlığın sağ beyin lobuna yani aslında kendi varlık, birlik, bütünlüğüne yaptığı bir şiddet olarak okuyabiliriz. Huzursuzluk ve savaş bu denge yitimiyle başlıyor. Her iki lobunu eşit aktivitede kullanabilen varlık huzur ve barış içinde. Toplumda rastlarız bu formlara. Ne rahatlatıcı ve huzur dolu kişilerdir. Daima hayra ve barışa hizmet ederler. Ağıdımızın arkasındaki umudumuz burada. Varlığın kendi birlik bütünlüğüne kavuşması önerimiz. Bu ilke ile ürettik ve dişil enerjinin dirimliliğini hatırlattık. Tüm dünya, tüm insanlık için mevcut bir sorunsala, bireyden topluma gidişimizin temelindeki soruna davetimiz, bu düşünce ile üretime evrilmiştir.

Eserleri nereden satın alabiliriz? Online olarak alabileceğimiz mecralar var mı?

Sürdürülebilir sergiler yapmak istediğimiz için eserleri ilk sergimizde satışa açmadık. Bu sergi dünyayı dolaşacak. “Kadının sesini, Türkiye’den tüm dünyaya duyuracağız” diye çıktık yola. Ancak satın alma talebi o kadar çok ki… Şimdilerde devam edecek olan sergilerimizle beraber satış ve online satışı organize etmeye çalışıyoruz. Ağıdımız insanların eline de ulaşsın, geliri ile kadın derneklerine bağış yapalım diyoruz. Bunun alt yapısını oluşturmaktayız. Pek yakında…

Seçil Nebioğlu – “Toprakla Ağıt” sergisinden

Eserlerin satışından gelen gelir hangi derneklere bağışlanıyor?

Eserlerin minyatürlerini yaptık. Askıda kadın elbiselerinin minilerini yaptık. Ki bunlar kolye, küpe vb. aksesuarlara dönüştü. Kupalar yaptık çeşit çeşit üzerinde askıda kadın elbisesi olan. Kadın derneklerini çağıralım; sergi süresince gelsin satsınlar ve gelen derneklere de bağış yapalım dedik. Olmadı… Dernekler yasası değişmiş. Bu nedenle ilk sergimizde bunu gerçekleştiremedik. Yeni formüller arıyoruz. Böylece hem satılabilir aksesuarları, hem eserleri satabileceğiz. Gönüllü bir grubuz, bir sivil toplum kuruluşuna gereksinimimiz var. Bu konuda çalışıyoruz. Kadın dernekleri ile görüşmelerimiz ayrımsız devam ediyor. Çünkü kadına şiddet konusu: siyaset üstü, milletler üstü, tüm farklı görüşler üstü bir konu. Kimsenin şemsiyesi altında olmaksızın, şemsiyemizi ayrımsız şekilde herkese açık tutuyoruz. Konu kadına şiddet ve kadın cinayetleri. Şemsiyemizin konusu, kapsamı böyle…

Proje hala isteyen herkesin katılımına açık mı? Yoksa var olan eserlerle mi yolculuğuna devam ediyor?

Projeye halen gönüllü katılımcı talepleri olmakta… Sergimizin açılımı ile birlikte üretim sürecini durdurduk. Ancak satışlar açılınca doğal olarak üretim süreci de yeniden devreye girecek. Bu çalışmanın annesi olarak tüm gönüllülere kucak açmaya devam edeceğim.

Gönüllülerimiz 3 kategoriden oluştu.
1-Seramik Sanatçıları
2-Seramiği hobi olarak yapanlar
3-Seramik ile ilk kez bu projede tanışanlar

Üçüncü kategorideki gönüllülere 8 ay boyunca eğitimler verildi.
Bu proje; seramik atölyelerine, seramik yapanlara yepyeni bir ivme ve çalışma şevki verdi. Sanatçılara en güzeli yapma itkisi, hiç bilmeyenlere ise müthiş bir eğitim olanağı sağladı. Özetle seramik sektörüne önemli katkısı oldu.

Sergimiz 35 gün boyunca açık. Biz üretirken ağıdımızı umuda evirdik, izleyicinin de acısını umuda evirmek istiyoruz. Elbette dişil enerji toplumlarda hak ettiği yeri ve gücü bulacaktır. Bak bu içi boş kadın elbiseleri, kuru kafalar, dişil enerji yok edilmekte. Ancak; üretenler olarak bizler varız. Ölümlere rağmen umudumuzu yitirmedik, üretiyoruz ve dişil enerji bereketi ile yaşıyor. Bak yaşıyor diyoruz.

Seçil Nebioğlu – “Toprakla Ağıt” sergisinden

Gönüllüler arasında bir kısmı ilk kez seramikle tanıştı, seramik yapanların bir kısmı da ilk kez bir sergide yer aldı. Bu sanat hareketimizde üretimleri ile varlık gösterdiler. Bir sosyal sorumluluk projesinde sanatsal bir hareket içinde yer almanın gururunu taşıdılar. Bir amaç adına üretince ve birlikte üretmenin zevkini tadarak mutlu oldular, emeğin değerini ve gücünü deneyimlediler ve seramikle yolculuklarına devam etmek isteyenler olduğu gibi yolu seramik ile gidenlerin de projemiz adeta yakıtı, ateşi oldu. Atölyeler anlam kazandı. Tezgahlar şenlendi. Kalpler ısındı. Paranın pulun geçmediği gönüllülük tadı yaşandı. Sanatın iyileştirici gücü yaşamlara nüfuz etti. Sonuçta, sergimiz çok güzel oldu çünkü sürecimiz güzeldi. Ve daha da güzeli halen gönüllü müracaatları oluyor. Gönüllülerin üretme aşkı, bir sanat hareketinin içinde olma arzusu ve kadına şiddete karşı birleşme istekleri büyüyerek devam etmekte.

42 yıllık seramik sanatçısı olarak; mesleğime, sanatıma olan aşkım, gönüllülerle birleşerek üretmenin tadını ve zevkini yaşamakta. Atölyemi bedelsiz 8 ay boyunca bu proje için çalışır kılmak, meslek hayatımın güzel, faydalı, eğitici bir hizmet dönemi oldu. Sorumluluğum büyük idi ve bunun daima farkındaydım. Hiç tanımadığım nice insanla ortak ülküde ve emekte buluşarak ürettik. Kalplere sıcaklık veren zamanlardan geçtik. Atölye buluşmaları, insanlar arasında derin anlam kazanımları sağladı. Üreterek var olmak, birlik olmak, bir olmak çok değerli. Hem bir sanatçı, hem de bir kadın olarak vicdanen müsterihim. Coşku ile heyecan ile ürettik. Tarihe not düştük. Derdimiz büyük idi.

Kadına Şiddete Sanatsal Bir Ağıt - Basın Video
Seçil Nebioğlu – “Toprakla Ağıt”

Kadına şiddet aslında varlığın sorunu. Beynimizin sağ lobundaki dişil enerjinin, sol lobundaki eril enerjiye denk kudrette olduğuna, bu iki enerjinin eşit kuvvette çalışması ile dengenin ve ahengin mümkün olabileceğine, bu dengeyi sağlayabilen varlığın ve toplumun, barış ve huzur içinde olabileceğine dikkat çekmek istedim.
Sergide göreceğiniz 8 aylık çalışmaların 126 gönüllü ile yapılmış olması çok değerli. Birlikte olmaya, birlikte üretmeye 42. sanat yılımdaki bu projeye değer veriyorum.


Tüm gönüllüleri, nezdinizde tekrar tebrik ediyorum. Birlikte başardık.


Dilimizde Sanat
Elimizde Toprak
Toprağa Verdiklerimizi
Toprak ile Andık.