YAŞAM
İstanbul’daki Sinagogları Keşfedin!
İstanbul'daki sinagogları ve Türk Musevilerini yakıdan tanımak ister misiniz?
Çoğumuzun içini merak ettiği, belki de yanından geçip fark etmediği gizemli sinagogları gezme ve yüzyıllardır bir arada yaşamamıza rağmen haklarında çok az şey bildiğim Türk Musevileri’ni tanıma fırsatını Antonina Turizm’in düzenlemiş olduğu Sinagoglar Turu ile yakaladım. Şimdi de deneyimlerimi sizlerle paylaşmak için buradayım.
Saat 8:00 civarı Galata Kulesi’nin hemen altındaki küçük bir kahvede toplandık. Çay eşliğinde sohbet ederken ilk kültür ögemiz olan börekistalarımızla kahvaltımızı yaptık. Rehberimizin tur planını anlatmasının ardından turumuza başladık. Turda kulaklıklı cihazlar dağıttılar. Böylelikle rehberi duyma zorluğunun önüne geçildi ve tüm tur boyunca rehberi, söylediklerini kaçırma anksiyetesine kapılmadan dinleyip etrafı da inceleme fırsatım oldu.
Tur, Türk Musevileri’nin eskiden yoğunluklu olarak yaşadığı 4 bölgeye bölünmüştü:
Galata
Şişli
Balat
Hasköy.
Sinagoglara girişlerimiz randevuluydu o yüzden belirlenen saatlerde orada olmamız gerekiyordu. İlk başta Galata Kulesi etrafında toplanıp rehberimizden Türk Musevileri’nin genel tarihini ve Galata bölgesindeki yaşamlarıyla ilgili bilgileri öğrendik. Sizlerin de yazıyı okumasını kolaylaştırmak için kısaca bahsetmem gerekirse Türk Musevileri de kendi aralarında 4’e ayrılmıştır.
Aşkenaz Yahudileri
Sefarad Yahudileri
Frango’lar
Karay Yahudileri
Bu ayrımı aslında çoğunlukla musevilerin nereden geldiği oluşturmuş. Aşkenaz’lar Almanya ve çevresinden, Sefarad’lar İspanya ve Portekiz’den, Frango’lar İtalya, Fransa gibi bölgelerden, Karay’lar ise Bağdat’tan. Karay kelimesi “okuyan” anlamına geliyor. Karay Yahudileri’nin farkı Yahudilik inancında olan Talmut inancını kabul etmemeleri ve sadece Tevrat’ı yol gösterici olarak görmeleri. Yani özetle Tevrat’ın doğruca tanrı tarafından yollandığı ve sözlü yasa içermediği için onlar için tek yol göstericidir.
İlk sinagogumuz Aşkenaz Sinagog’uydu. İçeride sinagogun genel yapısı ve Musevilik dini ile ilgili bilgiler öğrendik. Museviler’in sinagoglara “keneset” demesinden Sefer Tora’nın Tevrat’tan farkına kadar farklı bilgiler edindik. Özellikle belirtmeliyim ki rehberimiz çok bilgiliydi ve keyifli anlatımı sayesinde de tüm odağımı toplamayı başardı. Bir arada yaşayıp bu kadar yabancı kalmış olmamız beni çok şaşırttı. Tüm tur boyunca bir yandan da bunu sorguladım… Sinagogtan çıktıktan sonra Türk Musevi tarihinde önemli bir isim olan Avram Kamondo’nun hayatını dinleyerek onun Galata civarında bıraktığı izleri takip ettik. Galata’nın hep geçtiğimiz ama tarihini bilmediğimiz sokaklarında Türk Musevileri’nin geçişteki izlerine tanıklık ettik. Eskiden beri hayranı olduğum sokakların tarihini öğrenmek beni bu sokaklara daha da bağladı artık.
Tura dönecek olursak, ikinci durağımız İtalyan Sinagogu’ydu. Burası, yukarıda bilgilerini vermiş olduğum Frango’lara ait bir sinagog. Burada da rehberimiz bizlere Museviliği anlatmaya devam etti. Buradan çıktıktan sonra 1 saat vakit geçireceğimiz 500. Yıl Vakfı Türk Musevileri Müzesi’ne gittik. Müzenin gezebileceğiniz 2 katı mevcut. Türk Musevileri’ne ait günlük eşyalardan üniformalara kadar birçok eşyaya ev sahipliği yapıyor. Musevilere ait bayramlarda kullanılan eşyaları yakından görmek ve bir zamanlar birilerinin evinde kullanıldığını bilmek beni garip hissettirdi. Genelde tarihi bir yerlerdeyken bu şekilde hissederim. Müzedeki en ilginç olay ise Türk Yahudi Kültürü ve Mirasına Yolculuk programına denk gelmemiz ve Türk Sefarad İlahileri konserini dinleme imkanı yakalamamızdı. Rehberimizin söylediğine göre Türk Musikisinden de birçok iz taşıyormuş, kaldı ki gerçekten de benzerlikler mevcuttu… Program akşam 17:00’a kadar devam ediyordu fakat biz bir sonraki durağımız için Şişli’ye doğru yola çıktık. Beth İsrael Sinagogu’nda bizler için hazırlanmış yemeklerimizi yedik. Yahudi mutfağının farklı yemeklerini tatma fırsatım oldu. Beni en çok etkileyense kısıtlı imkanları olduğunda malzemeleri çok yönlü kullanmaları ve yoktan var etmeleri. Mesela kuru fasulyeli ıspanak yapmalarının sebebi et pahalı olduğu için protein ihtiyaçlarını bu şekilde karşılamalarıymış. Başka bir örnek, kabağın kabuklarını başka bir yemekte kullanırken kalan kabakla da dolma yapmaları. Bu bilgilerin beni etkilemesinin bir sebebi de zamanında yaşadıkları zorlukların yansımalarını görmek aslında.
Yemekten sonra sinagog kısmına geçip rehberimizi dinliyoruz. Köklü bir geçmişe sahip olan Museviler hakkında öğrenilecek çok şey varmış onu anlıyorum. Buradan çıktıktan sonra Türk Musevileri’nin çok sevdiği Balat’a varıyoruz. Buradaki Ahrida Sinagog’u ilk durağımız oluyor.
Bizlere bir grup Türk Musevisi eşlik ediyor. Kendi çocukluk anılarıyla rehberimizin söylediklerini onaylıyorlar. Keyifli bir sohbetin ardından hep beraber Yanbol Sinagogu’na gidiyoruz. Bu sinagogun farkı içlerinde tek resim bulunan sinagog olması. Rehberimizin söylediğine göre farklı bölgelerden göç ettikleri için Museviler kültürlerini de getirmişlerdir. Aynı bölgelerden gelen Museviler kendi sinagoglarını inşa etmişler ve bu yüzden de sinagoglarda o bölgeye has özellikler görülebiliyor. Son sinagogumuzdan da sonra zamanla olan yarışımız bitmiş bulunuyor ve hep beraber şirin bir kafede çay molası veriyoruz.
İtiraf etmem gerekir ki tüm gezinin yorgunluğu o an üzerime çökmüştü. Yaklaşık 6-7 saattir turdaydık ve zaman çok çabuk akıp geçmişti. Çaylarımızı da bitirdikten sonra önceden de bahsettiğim Avram Kamondo’nun mezarına gittik. Eski bir fotoğrafla karşılaştırılınca şu anki hali içler acısıydı. Kimsenin mezara bakmadığı çok belliydi. Buradan çıkışta son durağımız olan Hasköy’deki, Türkiye’de bu günümüze kadar gelebilmiş tek Karay Sinagogu’na doğru yola çıktık. İçerisine giriş izni verilmemişti o yüzden sadece dışarıdan bakabildik. Yaklaşık 400 yıllık olan bu sinagog diğer sinagoglardan oldukça farklıymış. İnanışları da farklı olduğu için aslında bu gayet mantıklı. Turumuz burada sona erdi.
Kendi notlarıma gelecek olursam, bu kadar dakik bir tur beklemiyordum. Her şey söylenen saatte oldu ve hiçbir aksama yaşamadık. Rehberimizin bilgi birikimi de tabi ki turu ayrı bir yere taşıdı benim için. Yan yana yaşadığımız ama kendi içlerindeki kültürlerini devam ettiren Türk Musevileri’nin yaşamlarını öğrenip geçmişlerine tanık olmak hayatımda yeni bir pencere açtı. Artık Galata’ya, onların deyimiyle La Kula’ya eskisi gibi bakabileceğimi sanmıyorum…
İlerideki günlerde gerçekleşecek Sinagog Turu’na katılmak isterseniz, biletinizi hemen almanızı tavsiye ediyorum. Kişisel olarak böyle güzel bir ekibi kaçırmak istemezdim.
İstanbul’un Sinagogları
- 18/12/2022, Antonina Turizm, İstanbul
- 08/01/2023, Antonina Turizm, İstanbul
Antonina Turizm, yeni kültürler keşfetmemizi sağlayan pek çok farklı tur seçeneği sunuyor. Eğer farklı kültürler hakkında yeni bilgiler öğrenmeyi seviyorsanız, bu turları mutlaka inceleyin.
Kendinize iyi bakın!