Sanat

Sürrealist Ressam Salvador Dali Ve İlginç Yaşam Öyküsü

İkonik bıyıkları ve başarılı tabloları ile tanıdığımız Salvador Dali'nin hayatını merak edenleri böyle alalım!

Katalan kökenli sürrealist ressam Salvador Dali, 11 Mayıs 1904’te dünyaya geldi. Ressam, gerçeküstü bakış açısının hakim olduğu tablolarıyla ünlendi. Fotoğraf, heykel ve sinema gibi alanlarda da çalışmaları bulunan Dali’nin kıvrımlı bıyığı ise en az resimleri kadar ikonik. Peki, Salvador Dali tablolarla nasıl tanıştı?

Yaşantısını eserleriyle milyonlara ulaştıran dışa vurumcu ressamın hareketli hayatında bir yolculuğa çıkalım.

Salvador Dali’nin Hayatı: Resimle Tanışma

1904 yılında İspanya’da dünyaya gelen Dali, ölen abisi Salvador’un ismini aldı. Çocukluk yıllarında sürekli abisi hakkında hikayeler dinleyen ve abisinin mezarını ziyaret etmek zorunda kalan Dali’nin kimlik arayışları da o yaşlarda başladı. Otoriter bir baba tarafından yetiştirilen sanatçının resim konusundaki en büyük destekçisi annesiydi. Dali henüz üç yaşındayken kız kardeşi Maria dünyaya geldi. Sanatçının kaprisli, tutarsız ve tehlikeli olarak tanımlanabilecek davranışları da tam olarak o yıllarda başladı.

Eserleri üzerine yapılan çeşitli araştırmalarda sanatçının sahip olabileceği psikolojik hastalıklardan da söz ediliyor. Nitekim Dali ‘’Hayat’’ ismini verdiği otobiyografisinde bazı rahatsızlıklarından bahsetmiş fakat bunlardan kurtulduğunu belirtmişti.

Annesinin desteğiyle resim konusundaki ilk eğitimlerini 1914 yılında almaya başladı. Sanat okulunda eğitim alan Salvador Dali ilk sergisini 1919 yılında açtı. Sanatçının ‘’Hayatım boyunca aldığım en büyük darbe.’’ olarak tanımladığı olay ise 1921 yılında gerçekleşti: Annesi Felipa’nın ölümü.

Sanatının Dönüm Noktaları: Picasso, Belleğin Azmi Ve Amerika

1922’de Madrid’e taşınan Dali’nin eserlerinde kübizm ve dadaizmin etkisini görmek mümkün. Madrid çevrelerinde pek yaygın olmayan bu sanat akımları halkın dikkatini çekti ve Dali kısa sürede tanınırlık kazandı. 1923’te disiplinsizlik ve anarşizm nedeniyle gözaltına alınan Dali, 2 yıllık bir bekleyişin ardından ilk kişisel sergisini açtı.

1926 tarihi sanatçının resim hayatındaki en önemli kırılma noktalarından biridir: Pablo Picasso ile tanışması.

Paris’te hayranı olduğu ressamla tanışan Dali’nin, bazı eserlerinde Picasso’nun izlerine rastlayabilirsiniz. Askerliğin ardından sinema sektörüne ilgi duymaya başlayan ressamın, “Bir Endülüs Köpeği” isimli kısa filmiyle büyük ilgi gördü.

1931 yılında Dali en ünlü eseri Belleğin Azmi’ni tamamladı. Eriyen Saatler olarak da bilinen eser değiştirilemez zaman anlayışına karşı yapılmış en vurucu eser olarak biliniyor. 1934 yılında New York’taki ilk sergisini açan ressam, Amerika’da büyük bir üne kavuştu.

Sürrealizm İç Savaşı

1936 yılında başlayan İspanya İç Savaşı, sürrealistler ve Salvador Dali’yi karşı karşıya getirdi. Dali’nin faşist rejimi desteklediğini açıklaması Marksist sürrealistleri bir hayli kızdırdı. Sanatçı abartılı bir şekilde dikkat çekmeye çalışmakla suçlandı. Öyle ki sürrealistler ve Dali arasındaki çekişmeler sanatçının ölümüne kadar devam etti.

II. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla Dali ve eşi Gala 1940’ta Amerika’ya yerleşti. 9 yılın ardından sanatçının memleketi Katalonya’ya dönen çift, solcu aydınlar tarafından sert bir şekilde eleştirildi. II. Dünya Savaşı’nın etkileriyle eserlerinde bilimsel kavramları ön plana çıkaran ressam, hologram ve stereoskopi gibi teknikler denedi.

Yaşadığı bölgenin devlet tiyatrosu restore edilerek ‘’Dali Tiyatrosu ve Müzesi’’ adıyla 1974’te yeniden faaliyete girdi. Dali, 1980’e kadar tiyatronun düzenlemeleriyle bireysel olarak ilgilendi. 1982’de ilham kaynağı olarak tanımladığı eşi Gala’yı kaybeden ressam yaşama dair umutlarını da yitirdi. Eşinin gömüldüğü kaleye yerleşerek sakin bir hayat yaşamayı tercih eden Salvador Dali, 1989 yılında kalp yetmezliğinden hayatını kaybetti.

Dali’nin Dünyamıza Bıraktığı İzler: Eserleri

Salvador Dali’nin 1500’den fazla resmi olduğu biliniyor. Bunun yanında heykeller, illüstrasyonlar ve kostümler de tasarladı. Çok yönlü bir sanatçı olarak tarihe kazınan Dali, hayatı boyunca korkulardan ve hayallerden beslendi.

Son Yemek Ayini, Yanan Zürafa, Aziz Antonius’un Baştan Çıkarılışı ve Filleri Yansıtan Kuğular sanatçının en ünlü eserleri arasında yer alıyor. İkonik eser Belleğin Azmi tablosu ise 1934 yılından bu yana New York National Museum of Art’ta sergileniyor.

Eğer siz de renklerin dünyasından etkileniyor, sanattan ilham alıyorsanız Masterpiece Atölyeleri’ndeki etkinlikleri mutlaka inceleyin.