Sanat

“Rastlantının Böylesi” Aynı anda paralel bir evrende…

Madem evden çıkamıyoruz hafta sonu keyifle vakit geçirmek için işte size bir film önerisi. 1998 yapımı Peter Howitt’in yazıp yönettiği, başrollerini Gwyneth Paltrow ve John Hannah’ın paylaştığı Türkiye’de “Rastlantının Böylesi” adıyla vizyona giren “Sliding Doors”.

Konusu çok özetle; filmin kahramanı halkla ilişkilerci Helen’in (Gwyneth Paltrow) bir gün iş yerinden evine dönerken, kapı kapanmadan son anda metroya binmesi ile metroya binemeden kapının kapanması arasındaki sadece bir saniyelik farkın, hayatında yarattığı farkların öyküsü. Film boyunca her iki olasılığın yol açtığı gelişmeleri birbirine paralel olarak izliyorsun.

Filmi izlerken kuantum fiziğinin Paralel Evrenler (ya da Çoklu Evrenler) kuramını düşünmemek elde değil. Biz her seçimimizin bir vazgeçiş olduğunu düşünüyoruz. Peki ya hayatlarımıza dair her bir seçimimizle şekillenen sonsuz sayıda paralel evrenlerimiz varsa… Bilinçli ya da bilinçsiz olarak yaptığımız her bir seçimle kendimize farklı bir evren yaratıyorsak…

Tüm dünya ve tüm insanlık bir kez daha zor bir dönemden geçiyoruz. Hazır koşturmacalarımız bir nebze azalmışken geçmiş hayatlarımıza şöyle bir bakmakta fayda var. Mesela dünyamızı korumak adına neleri farkılı yapabilirdik diye düşünsek. Önce birey olarak sorgulasak hayatlarımızı sonra elele verip toplum olarak yeni bir bilinçle yapsak seçimlerimizi. Daha yaşanabilir bir dünya ve daha keyifli bir hayat için.

Filmi izledikten sonra paralel evrenler meselesine daha derin dalmak isterseniz, dört seviyeli paralel evrenleri içeren fizik teorilerini araştıran MIT profesörü Kozmolog Max Tegmark’ın aşağıdaki videosunu izleyebilirsiniz.

Evidence for Parallel Universes — Max Tegmark / Serious Science

Max Tegmark’a göre sorulması gereken anahtar soru “Paralel evrenlerin var olup olmadığı değil kaç seviye olduğu”.

Yani, biz kendimizi pandemi yüzünden evlerimize hapsolmuş zannediyoruz ama belki de paralel başka bir evrende, sevdiğimiz bir sanatçının konserinde avazımız çıktığı kadar bağırarak şarkılarına eşlik ediyor ve özgürlüğümüzün tadını çıkarıyor da olabiliriz. Düşüncesi bile harika!