MÜZİK
Saf metalin vücut bulmuş hali: Avenged Sevenfold ilk kez Türkiye’de!
Kaliforniya’nın karanlık melodileri İstanbul semalarında çınlayacak: Avenged Sevenfold sahneye çıkıyor!
Modern metalin en etkileyici gruplarından A7X, yıllar süren bekleyişin ardından nihayet Türkiye’deki hayranlarıyla buluşmaya hazırlanıyor.
Avrupa turnesinin ilk durağı olarak 4 Haziran’da İstanbul Lifepark’ta sahne alacak olan grup, öncesinde Palaye Royale ile geceyi ateşleyecek. Sınır tanımayan sound’u, enerjik sahne şovları ve çarpıcı prodüksiyonlarıyla efsaneleşen bu grubun hikâyesine, şimdi birlikte göz atalım.
Avenged Sevenfold nasıl kuruldu?
Avenged Sevenfold’un hikâyesi, 1999 yılında Kaliforniya’nın Huntington Beach kasabasında lise arkadaşlarının kurduğu küçük ama tutkulu bir müzik grubuyla başladı.
Grubun kurucu üyeleri M. Shadows (vokal), Zacky Vengeance (gitar), The Rev (davul) ve kısa süre sonra katılan Synyster Gates (lead gitar) ile birlikte “sıradan bir metalcore grubu” olarak yola çıktı. Adını İncil’den esinlenerek alan grup, daha ilk dönemlerinde bile türün sınırlarını aşan bir tavır sergiliyordu.
2001’de yayımladıkları ilk albümleri Sounding the Seventh Trumpet, yeraltı metal sahnesinde dikkat çekti ama asıl çıkışı 2003’teki Waking the Fallen getirdi. Bu dönemde Johnny Christ grubun kadrosuna katıldı ve Avenged Sevenfold, bugünkü kemik yapısını kazandı.
Sahnede her zaman daha fazlasını sunma arzusu ve farklı türleri cesurca harmanlama tutkusu, grubun yalnızca bir metal grubu değil, bir “fenomen” hâline gelmesini sağladı.
A7x diskografisi: karanlık, teknik ve sonsuz
Avenged Sevenfold, ilk albümleri Sounding the Seventh Trumpet (2001) ile yeraltı sahnesinde dikkat çekti, ancak gerçek çıkışlarını 2005’te yayımladıkları “City of Evil” ile gerçekleştirdiler.
Bu albümdeki “Bat Country”, “Beast and the Harlot” gibi şarkılar grubun melodik yönünü ve teknik gücünü ön plana çıkardı.
2010 tarihli “Nightmare”, The Rev’in trajik kaybının ardından gelen ilk albüm olarak hem duygusal hem de müzikal anlamda büyük ses getirdi. 2013’te çıkan “Hail to the King”, grubun en geniş kitleye ulaştığı dönemlerden biri oldu.
2016’da yayınladıkları “The Stage”, bilim kurgu ve yapay zekâ temalarını işleyen ilk konsept albümleri olarak dikkat çekti ve progresif yönlerini daha da belirginleştirdi.
2023’te gelen Life Is But A Dream… ise felsefi altyapısı, deneysel yapısı ve türler arası geçişleriyle kariyerlerinin en cesur adımı oldu. Albümde jazz, klasik müzik ve avangart rock unsurlarını birleştirerek “metal kalıplarının dışına çıkılabilir” mesajını güçlü biçimde verdiler.
Sahnede bir hayalet var: The Rev’in mirası hâlâ bizimle
Avenged Sevenfold’un hikâyesi sadece müzikten ibaret değil; aynı zamanda kayıp, yas ve yeniden doğuşun da hikâyesi.
Grubun efsanevi davulcusu Jimmy “The Rev” Sullivan, 2009 yılında hayatını kaybettiğinde tüm müzik dünyası derin bir sarsıntı yaşadı. Onun virtüözitesi ve şarkı yazımındaki dehası, özellikle A Little Piece of Heaven ve Afterlife gibi parçalarda açıkça hissediliyordu. Grup üyeleri, dostlarını kaybetmenin acısını taşıyarak 2010’da yayımladıkları “Nightmare” albümünü tamamen ona adadı.
O günden bu yana her konserde, The Rev’in anısı sahnede bir gölge gibi dolaşıyor. Avenged Sevenfold, sadece müziğiyle değil, duygusal bağlılıklarıyla da hayranlarıyla güçlü bir bağ kuruyor.
Bugün hâlâ konserlerde çalınan “So Far Away” ya da “Fiction” gibi parçalar, onun mirasını yaşatırken; sahnede, The Rev’i anan binlerce ses bir ağızdan yankılanıyor…
4 Haziran akşamı İstanbul’da bir sahne, bir efsane: a7x seni bekliyor!
Avenged Sevenfold, Türkiye’deki ilk konseri için 4 Haziran Çarşamba akşamı, saat 21:00’da, İstanbul Lifepark sahnesine çıkıyor.
Yılların heyecanını tek bir gecede patlatacak bu buluşmada, binlerce A7X hayranı aynı anda metalin en saf hâline tanıklık edecek.
Yerini şimdiden ayırt, çünkü bu konser sadece bir performans değil… Bir enerji patlaması, bir efsanenin canlı hâli!
Biletini hemen Biletix üzerinden al, metal tarihinin Türkiye’de yazılan sayfasında sen de yerini al!