MÜZİK

Simge Perçin / 11/01/2016

David Bowie Hayatını Kaybetti!

David Bowie bir insan yaşamına sığmayacak yoğunlukta bir hayat yaşadı. Sanki tek bir insan değildi. Fantezi  festival listemde ana sahnede hayal ettiğim Bowie’nin ölüm haberini duyunca ister istemez Mars’a gittiğini düşündüm. İnsan arkasında bu kadar büyük işler bırakınca nasıl yok olur ki, en fazla yıldız tozu olur. Hoşça kal Ziggy Stardust!

Mars’ta hayat var mı araştırmaları global gündemimize oturmuşken hala dönüp dönüp dinlediğimiz bir şarkıdır Space Oddity. Bowie’nin popüler olan bu ilk şarkısında yarattığı astronot Major Tom karakteri sonrasında başka şarkılarında da bizi ziyaret etti.

72 senesinde Ziggy Stardust olarak yeniden doğdu Bowie. Kadın ya da erkek, insan ya da uzaylı karmaşası içindeki bu çok yönlü imajı kendi başına bir popüler kültür figürü oldu. Sahnedeki kimliğiyle günlük yaşamdakini ayırmak için Ziggy’yi yarattığını söyledi ama işler öyle ilerlemedi ve Ziggy zaman zaman Bowie’yi ele geçirdi. Yıllar sonra o dönem için “Bütün karakterim değişti. İyice tehlikeli hale gelmeye başlamıştı. Akıl sağlığımdan endişe ettiğim zamanlar oldu.” dedi.

İki gözünün rengi birbirinin aynı olmayan Bowie tabi ki sadece müzik ile yetinmedi. Dünyaya “düşen” bir uzaylıyı canlandırdığı bilimkurgu klasiği “The Man Who Fell to Earth” onun için adeta oyunculuk yapmasına gerek kalmayan bir roldü.

Edebiyattan da apararak kurduğu atmosferiyle her albümünde evrenini genişletti. Hep bir dış ses gibi başlayan introlarıyla adeta havalı bir hikaye anlatıcısıydı. Bakınız: Rebel Rebel albümü

Ashes to Ashes döneminde işleri pop müziğe de yaklaştı. İşte bu arada Mick Jagger ile birlikte Dancing In The Street şarkısını yaparak hayranlarına gerçekten komik bir şaka yaptı :)Ama bu iki figürü yan yana flörtöz tavırlarla dans ederken izlemek de güzeldi :)

Brian Eno ile birlikte çalışmaya başladığında müziği değişti. Heroes şarkısında o dönemde ev arkadaşı olduğu Iggy Pop’un da etkisi duyulabiliyor.

1989’da Tin Machine grubunun solisti olarak bu sefer takım elbiseyle karşımıza çıktı Bowie. Politik sözleri ve olgun tavrıyla sanki Bowie yeryüzüne inmiş gibiydi. Ama olmadı, Bowie yine solo kariyerine devam etti.

Tabi ki müziğinin bir döneminde elektroniğe de yöneldi. Neyse ki müziğinden saksofon sesini hiç eksik etmedi.

Oğlu Duncan Jones 2009’da çektiği Moon filmiyle babasının ardında kalmayan bir yönetmen olduğunu kanıtladı. Film tam da Bowie’nin dünyasında geçiyor gibiydi ama Jones da una karşılık “film benim yaşam tecrübelerimden oluşuyor. Babam da bu tecrübelerin çok büyük bir parçası.” dedi.

Zamanla müziğinde Caz tınıları çoğaldı. Gitmeden bize bıraktığı son albümü bir Uzay Operası’nın son sahnesi gibiydi.

Bu kısacık yazıyla Bowie’nin sanat yaşamının ancak başlığı çıkarılabilir. Bunu bilen hayranları da “Bowie senin yaşındayken ne yapıyordu” adında bir arşiv sitesi hazırladı.

Hoşça kal Ziggy Stardust/ David Bowie / David Robert Jones!