MÜZİK
Lizard King: Jim Morrison’ın Çarpıcı Hayat Hikayesi
‘’I am Lizard King. I can do anything.’’
James Douglas Morrison. Amerikalı şarkıcı, besteci, yapımcı, söz yazarı ve şair. Kendini “Kertenkele Kral” olarak tanımlayan sınır tanımaz ve karanlık bir sanatçı.
8 Aralık 1943 tarihinde Melbourne, Florida’da dünyaya gelen James Douglas, subay bir babanın oğluydu. Edebiyata oldukça ilgili olan James, lise yıllarını Nietzche, Huxley ve Keurac gibi yazarları okuyarak geçirdi. Taşınmalarla geçen bir çocukluğun ardından üniversite eğitimine başlayan Morrison, sinemaya olan ilgisini de üniversite yıllarında fark etti. Filmde aldığı rol sayesinde profesörlerinin dikkatini çekmeyi başaran sanatçının beyaz perdeye olan merakı The Doors grubunun kurulmasıyla arka planda kalan. The Doors’un artan ünü, James Douglas’ı Jim Morrison adında bir rock yıldızına dönüştürdü. Müzik sektörünün karanlık sayfalarında gezinen Morrison, henüz 27 yaşındayken hayatını kaybederek 27’ler kulübünün üyelerinden biri oldu. The Doors’un 6 yıl süren müzik yolculuğu, Oliver Stone’un yönettiği The Doors isimli filmle beyaz perdeye taşındı. 1991 yapımı biyografik müzikal filmi, 34 milyon USD değerinde gişe elde etti.
The Doors ve Jim Morrison
The Doors, 1965 yılında UCLA sinema öğrencileri Ray Manzarek ve Jim Morrison tarafından Kaliforniya’da kuruldu. Aynı yıl okulu bırakarak Kaliforniya’dan ayrılan Morrison’ın, Manzarek ile Los Angeles’da karşılaşması The Doors’un kaderini değiştiren dönüm noktası olarak biliniyor. Morrison, Moonlight Drive adını verdiği parçayı Ray Manzarek’e dinleterek The Doors’un müzik kariyerini resmen başlatmış oldu. Manzarek eski arkadaşları Robby Krieger ve John Densmore’u da gruba dahil ederek The Doors’un çekirdek kadrosunu oluşturdu. Grup isminin Aldous Huxley’in kitabı The Doors of Perception’dan geldiği biliniyor. Fakat bu konuda farklı görüşler de mevcut.
Grubun kuruluşunu ve müzikal yolculuğunu anlatan “The Doors: When You’re Strange” isimli başka bir belgesel de 2009 yılında yayımlandı. Grubun geçmişine dair pek çok detaya dokunan belgesel, Tom DiCillo tarafından yönetildi. Anlatıcılığını ise ünlü oyunca Johnny Depp üstlendi.
Saykodelik rock anlayışını benimseyen grup, ilk stüdyo albümleri The Doors’u 1967 yılında yayımladı. Grupla aynı adı taşıyan albüm, büyük bir başarı yakalayarak Amerika tarihinin en başarılı rock albümleri arasına girdi. Blues, caz ve kabare gibi türlerden etkilenen The Doors üyeleri, Bob Dylan’ın müziğe getirdiği ‘’The Beat Generation’’ anlayışını devam ettirdi. Müzikte özgürlüğü ve şeffaflığı sembolize eden The Doors, Break on Trough ve Light My Fire isimli single’larıyla bir ikon haline geldi.
‘’Come on baby, light my fire
Try to set the night on fire’’
The Doors’un müzikal kariyerini anlatan başka bir belgesel: Feast of Friends.
1968 yılında üyelerle birlikte turneye çıkan Paul Ferrara; konserleri, sahne arkasını ve üyelerin konuşmalarını film için kayda aldı. 1969 yapımı belgesel; Babe Hill, Paul Ferrara ve The Doors üyeleri tarafından yönetildi.
Karanlık Sayfalar: Pamela Courson’la İlişkisi ve Ani Ölümü
Ölümle henüz çocukluk yaşlarındayken tanışan Jim Morrison, şahit olduğu travmatik bir kazanın izlerini hayatı boyunca taşıdı. 4 yaşında ailesiyle birlikte çıktığı yolculukta Kızılderililerin yaşadığı acı bir kazaya denk gelen Morrison, gördüğü görüntüyü şöyle ifade etti:
‘’Ölümü ilk keşfettiğim an… Tek gördüğüm şey garip, kırmızı boya ve yerde yatan insanlardı, ama bir şey olduğuna emindim. Çünkü onların yaydığı dalgaları hissedebiliyordum… İşte o an ilk kez korkuyu tattım.”
Morrison’ın New Mexico yolunda şahit olduğu bu trajik kaza, sanatçının kişiliğini, ilişkilerini, müziğini kısaca tüm hayatını etkiledi. Zihin dünyasını The Doors için yazdığı şarkılarla tüm dünyaya anlatan Morrison’ın ünü kısa sürede Amerika sınırlarını aştı. Tüm bu karmaşanın içinde kendisine bir ilham perisi arayan sanatçı, bir partide Pamela Courson ile tanıştı. Pam’in saflığı Morrison’ı derinden etkiledi. Öyle ki Jim ve Pam’in büyük aşkı, ikonik The Doors şarkılarının yazılmasına katkı sağladı.
Pam’in gizemli dünyası ve Jim’in özgürlüğe düşkün kişiliğinin savaşıyla devam eden ilişki, 27’nin lanetine kapılan Morrison’ın ölümüyle noktalandı. Bugün hala çeşitli spekülasyonlara neden olan ölüm haberi, 3 Temmuz 1971’de rock yıldızının sevenleriyle paylaşıldı. Haberin ardından zor günler geçiren Pam, Morrison’ın ölümünden 3 yıl sonra aşırı doz nedeniyle 27 yaşında hayatını kaybetti.
Ardında eşsiz rock şarkıları bırakan Jim Morrison’ın ölümü geçen senelerin ardından hala aydınlanmış değil. Şüpheli ölümün ardından intihar, yasaklı madde kullanımı, kalp yetmezliği ve zehirlenme gibi birçok teori üretildi. Bazı hayranlarsa Morrison’ın ölmediği ve Hawai’de yaşadığını ileri sürdü. Sanatçının otopsi raporuna dair kanıtlar paylaşılmadığı için ölüm haberi hala karanlık sayfalarda gezinmeye devam ediyor. Piers Garland’in yönettiği “Jim Morrison: The Wild Child” isimli 2019 yapımı belgesel filminde sanatçının psikolojisi, ailesi, müzikal kariyeri, cinsel yaşamı ve şüpheli ölümü ele alınıyor.
