Sanat

Bir Dans Tutkusu: Tangonun Tarihçesi ve Dünyadaki Yeri

Tutkunun dansı olan tangoyu mercek altına alıyoruz!

Bir doğaçlama sanatı olarak 1800’lerde ortaya çıkan tangonun anavatanı, Arjantin’in Buenos Aires şehri. Müzik, edebiyat ve dansın birleştiği ve bir ifade biçimi olarak tanımlanan tango, barındırdığı sosyal zeminin üzerine kültürel öğeler ekleyerek özel biçimler kazanmıştır: Arjantin tangosu, Fransız tangosu, Türk tangosu…

1900’lü yıllarda Türkiye topraklarına ayak basan tango müziği ise ilk kez yabancı melodiler üzerine Türkçe sözler yazılarak icra edilmeye başladı. Ünlü Türk bestekarların çalışmalarıyla büyük bir ivme kazanan Türk tango geleneği, zamanla toplumun kültürel parçalarından biri haline geldi.

Gelin, beraber geçmişe doğru bir yolculuğa çıkalım!

1800’lerde Başlayan Dans Fırtınası

Tangonun geldiği toprakların Arjantin olduğunu söylesek de aslında Uruguay kökenli bir dans. Kelime anlamı olarak Afrikalı tamtamların çıkardığı seslere  (tan-go)  dayandırılan dans ismi, Latin Amerikalı büyük bir grubun fikri kabul etmesiyle bugüne kadar gelmiş. 1800’lerde başlayan ve Avrupa’dan Güney Amerika’ya doğru uzanan işçi göçü, büyük ekonomik sıkıntılar ve dolayısıyla hayal kırıklıklarıyla sonuçlandı. Bu alt üst olmuş duyguları müziğe dökmeye karar veren göçmenler, umudun ve acının dansını yani tangoyu ortaya çıkardı.

Itzhak Perlman Tango

Buenos Aires’in alt tabakasında popülerleşmeye başlayan tango, 1865-1880 arasında asıl zeminine oturan tango müziğiyle buluştu. Asi dürtüleri ve hırçınlıkları, acı ve hayal kırıklıklarıyla harmanlayan insanlar, bugün hepimizin aşina olduğu tango müziğini ortaya koymuş oldu.

Hayal Kırıklıklarının Dansı: Tango

Keskin geçişleri ve nefes kesen hareketleriyle oldukça sert bir imaj çizen tango, aslında acının öfkeyle örtülmüş bir ifadesi. Peki, neden?

Tango, tahmin edildiği kadar temiz bir geçmişe sahip değil. 1800’lü yıllarda ekonomik sıkıntılar nedeniyle ülkelerini terk eden göçmenler, iş bulabilmek için çıktıkları Latin Amerika yolculuğunda ailelerini arkalarında bırakmak zorunda kaldı. Büyük bir çoğunluğunu erkeklerin oluşturduğu bu göçmen topluluğu, bölgede erkek nüfusunun artmasına neden olarak cinsiyetler arası bir eşitsizliğe neden oldu. Bu da Latin Amerika topraklarında genelev kültürünün giderek artmasıyla sonuçlandı.

Göçmen işçi toplulukları için bir eğlence merkezine dönüşen genelevler, tangonun yayılmasında önemli bir etkiye sahip. Bunun sebebiyse yine kadın sayısının az olmasından kaynaklanan uzun kuyruklar… Bu sıralarda bekleyen erkekleri eğlendirmek için gösteriler yapmaya başlayan küçük çaplı tango müzik grupları, başarılı performanslarıyla yeni bir sektörün kapılarını araladılar. Öyle ki kısa sürede üst zümrelerin de ilgisini çekmeyi başaran bu performanslar, iki kesimin kucaklaştığı dost meclislerine dönüştü. Üst tabakadan insanların tangoyu profesyonel sahalara taşıma isteği ise bugün bildiğimiz tango dansının gelişmesinde kilit noktaydı.

Por una Cabeza - Carlos Gardel

Neden Yasaklandı?

Bu sorunun cevabı aslında çok açık. Genelevlerden çıkan ve Latin Amerika topraklarından gelen bir dansın, tüm dünya tarafından benimsenmesi öyle kolay olmadı. Tango, üst tabakaya ulaşana kadar alt sınıfın, işçi kesimin ve göçmenlerin dansı olarak kabul edildi. Dini görüşlere ters düşen bu geçmiş, tangonun bazı topluluklarda günah olarak anılmasına neden oldu. Fransızların ilgi duymasıyla üzerindeki etiketlerden kurtularak bir sanat olarak anılmaya başlayan tango, İkinci Dünya Savaşı’na kadar zirvedeki yerini korudu.

Savaşın ardından gerek siyasi gerek sosyal nedenlerin devreye girmesiyle gerilemeye başladı. Tango, ikinci ambargosunu ise 1955 yılında Juan Domingo Pero’nun devrilmesinden sonra yedi. Ardı arkası kesilmeyen askerî darbeler sırasında dans salonları kapatıldı ve dans etmek yasaklandı. 1983’e kadar süren bu dönem dansın yeniden ayağa kalkmasıyla, sanatın zaferiyle sonuçlandı!

Günümüzde Tango

Uzun yıllar süren ambargolardan sonra tango, küllerinden yeniden doğdu! Öyle ki şu an aşkın ve tutkunun dansı olarak görülen tangoya ilgi hat safhada… Bu kadar çok yönü olan, farklı müzik anlayışlarına ev sahipliği yapan, çeşitli ulusların kültürlerini içinde barındıran Tango, 2009’da UNESCO tarafından İnsanlık Kültür Mirası kategorisine seçilmiş ve korunma altına alınmıştır.

Türü ne olursa olsun dansın, insan ruhuna iyi geldiği bilinen bir gerçek… Biz de sizler için izlerken keyif alacağınızı düşündüğümüz dans kategorisindeki etkinlikleri bir araya getirdik. Etkinliklere aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz, şimdiden iyi eğlenceler!