MÜZİK

Klasik Müziğin Rahatlatıcı Etkisi Nereden Geliyor?

Klasik müziğin etkisine yakından bakalım...

Kökeni Antik Yunan’a dayanan klasik müzik, asıl gelişimini Orta Çağ’da gösterdi. Kilise baskısını odağında tutan Rönesans dönemiyse klasik müziğin bugünkü çerçevesinin oluşmasını sağladı. Çeşitli evrelerden geçerek çok sesli müzik kültürünü geniş kitlelere yaymayı başaran tür, bugün hala müzik otoriteleri ve uzmanlar tarafından ‘’rahatlatıcı’’ etkisiyle gündeme gelmeye devam ediyor. Peki, klasik müziğin bu büyüsü nereden geliyor?

Yaylılar, Üflemeliler Ve Vurmamalılar: Klasik Müzik 101

Rönesans dönemi, Aydınlanma Çağı’nın düşünce yapısını hazırlayan 200 yıllık uzun bir süreç. Öyle ki bu uzun dönem klasik müziğin de temellerine dokunuyor.

Rönesans ile birlikte giderek kilise baskısından kurtulan insanlar, yaşama sevincine odaklandıkları yeni şarkılar üretmeye başladı. Toplumu yaşama dair umutlandıran bu yeni düşünceler; dansları, yeni enstrümanları ve sözsüz müzikleri de beraberinde getirdi. Değişen düşünce yapısıyla ön plana çıkan çalgı müziğinde İtalyan Müzisyenler dikkat çekti.

Kilise etkisinin azalması, burjuva sınıfının yükselişi ve ulaşılabilirliğin artması gibi birçok sebep klasik müzik için en uygun zemini hazırladı. Müzik; biçim, söz ve armoni gibi alanlarda değişim göstererek kişisel bir araç haline geldi.

Rönesans’tan Modern Döneme: Klasik Müziğin Yolculuğu

Klasik müzik fikrini akıllara düşüren Rönesans dönemi, yeni bir devrin kapılarını da araladı: Barok dönemi. Saray sanatı olarak tanımlanan bu evre, bugün hala müzik çevrelerini etkileyen birçok çalışmayı da içerisinde barındırıyor. Konçerto stilinin ön plana çıktığı Barok dönemi, Rönesans’ta gelişen çok sesli müziğin ince seslere karşı mağlubiyeti aslında. Temelinde viyolonsel ya da fagot yer alan Barok müziği, çalınan bas partisinin üzerine org, lut ya da klavsen eklenmesiyle oluşuyor. Johann Sebastian Bach, Antonio Vivaldi ve Jean-Baptiste Jully ise dönemin yetiştirdiği en başarılı besteciler arasında yer alıyor.

Müzikte kapsam genişliğinin giderek arttığı Barok dönemini ‘’klasik dönem’’ takip etmiştir. Barok dönemine göre daha sade bir stilin benimsendiği bu dönemde yaşanan en önemli gelişme ise hiç kuşkusuz piyanonun icadı. Öyle ki piyano, klasik müziğin solisti olarak kabul edilmiş ve senfoni kültürüne zemin hazırlamıştır. Wolfgang Amadeus Mozart, Joseph Haydn ve Muzio Clementi gibi başarılı besteciler de klasik dönemde yetişmiştir.

Klasik müziğin modern müziğe gelmeden önce uğradığı son durak ise romantik dönem. Romantizmin müzik dünyasına adımını attığı bu dönem aslında klasik müziğin halk arasına indiği evreyi temsil ediyor. Erken, orta ve geç olmak üzere üç ayrı evreye ayrılan romantik dönem; Ludwig van Beethoven, Frederic Chopin, Robert Schumann, Richard Wagner ve Peter İlyiç Çaykovski gibi başarılı bestecileri de klasik müziğe kazandırmıştır.

Klasik Müzikte Modern Dönem: Mozart Etkisi

Modern dönem içerisinde gözlemlenen pek çok stil bulunuyor. Kimi besteciler romantik etkileri devam ettirmeyi tercih ederken kimileriyse yeni stiller deneyerek 20. yüzyılın klasik müziğini oluşturmuştur. Bu dönemde klasik müzik cazla birleşerek yeni bir kimlik kazanmıştır.

20. yüzyılı ve günümüzü kapsayan modern dönem, klasik müzik için pek çok yeni konu başlığını da beraberinde getirmiştir. Klasik müzik ruhumuza iyi mi geliyor?

Yapılan araştırmalar müziğin insan bedeni üzerindeki fizyolojik etkilerini ortaya koymuştur. Hareketli bir altyapıya sahip olan müziklerin kalp atış hızını artırması ve enerjik hissettirmesi, sakin müziklerinse rahatlatıcı etkisiyle bedeni yatıştırması. Aslında hiçbiri tesadüf değil. Beynimizde yer alan duygusal kanallar müziğe verdiğimiz tepkileri de etkiliyor!

Peki, bu etkiler klasik müzikte kendisini nasıl gösteriyor?

Klasik müzik dinlemenin rahatlatıcı etkisinin yanında duyusal becerilerde de yükselmelere neden olduğu biliniyor. Odaklanmayı ve performansı arttıran klasik müziğin sırrı ise ‘’dopamin’’. Klasik müzik dinlemek beynimizin dopamin salgılamasına yardımcı oluyor. Henüz bebeklik yaşlarındayken fiziksel ve psikolojik birçok olumlu etki sağlayan klasik müzik, soyut kanalların aktif olmasını sağlıyor. Böylece yaratıcılık ve öğrenme kapasitesi de artıyor. Kaygı ve stresi azaltmak, hafızayı güçlendirmek, uyku problemlerini önlemek ve çok daha fazlası. ‘’Mozart etkisi’’ olarak adlandırılan tüm bu gelişmeler, klasik müziğin insanlar, hayvanlar hatta bitkiler üzerindeki olumlu etkilerini gözler önüne seriyor. Klasik müzik zekayı artırır mı bilinmez ama psikolojimize iyi geldiği bilimsel bir gerçek.

Stresi azalttığı kanıtlanan şarkıları bir araya topladığımız çalma listesini, favorilerinize eklemeyi unutmayın.