MÜZİK
!f İstanbul 2017’den Göze Çarpan İlk Filmler
16 – 26 Şubat gerçekleşecek !f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali‘nin biletleri 3 Şubat’ta satışa çıkıyor. Programında bir sürü saklı cevhere yer veren festivalin ilk bakışta listemize giren filmlerini derledik.
Trainspotting filminin ne kadar özel olduğunu anlatmak için yeterli sıfat, isim, yüklem bilmediğim için direkt konuya geçiyorum. Hepimizin beklediği T2 !f İstanbul’da! Danny Boyle efsanevi kadroyu eksiksiz toparlamış, Irvine Welsh’in Porno’sundan hafif esinlenerek bir devam filmi yapmış. Muhteşemler katındaki filmlerin devamlarına genelde korka korka gideriz hatta Evan Mcgergor bile Renton’ı yeniden oynamak için acaba artık yeterince İskoç değil miyim korkusuna kapılmış :) Ama gösterildiği festivallerde en az ilki kadar zamanının ruhunu yakalayan bir film olarak nitelendirildi. O zaman “choose T2” !
The Lure / Deniz Kızlarının Şarkısı
Küçük Denizkızı masalının modern ve çılgın bir uyarlaması gibi gözüküyor. Ergenlikte yaşanan ilk aşk, ilk öpücük gibi unutulmaz anları sudan çıkmış balığa benzeterek iki genç denizkızı üzerinden anlatmak kulağa eğlenceli geliyor. Polonyalı yönetmen Agnieszka Smoczynska ilk filmiyle tam keşiflik.
Anashim Shehem Lo Anı / Kimse Benzemez Bana
Joy, ilişkilerde bağlanma sorunu olan, gezmesi tozmayı, eğlenmeyi seven dünyayı anlamaya çalışan bir genç kız. Hatta genç yetişkin denen arada kalmış sınıfa dahil diyebiliriz. Bu konuya dair bir çok film izliyoruz, kimisi Frances Ha gibi kalıcı etkiler bırakıyor kimisi bir HBO dizisi kadar bile hatırlanmıyor. Bu filmi özel kılan hikayenin Tel Aviv’de geçiyor oluşu. Farklı bir coğrafyada aynı evrensel duyguların yaşandığını görmek umut verici olabilir. İlk yönetmenliğiyle Hadas Ben Aroya, Latin Amerika’nın önemli festivallerinden, Mar Del Plata festivalinde En İyi Film Ödülü’nü almış.
Sokakta seks işçiliği yaparken bir grubun nefret saldırısına uğrayan Deniz’in hikayesini anlatıyor Gacı Gibi. Bacağından yaralandıktan sonra, iyileşme sürecinde gittiği doktorlar, ev arkadaşı Ece ve Esmeray’la gündelik hayatları üzerinden bu kadar nefrete neyin yol açtığı sorusunu soruyor. “Acaba asıl neden içimizdeki insanları görmek istememeleri olabilir mi?” gibi sorularla konuya sevgiyle yaklaşan belgesel, Mersin İletişim Fakültesi’nde öğretim elemanı olan Serkan Çiftçi’nin ilk filmi.
Fare Filmi, Baltimore’un yüz yıllık ‘fare problemi’nin izini sürüp şehirde yaşayan farklı etnik gruplara yapılan ırkçılığın nedenlerini anlatıyor. İnsan neden fareyi sevmez sorusundan yola çıkarak insan ilişkileri üzerine bir film yapmanın cesurca bir yanı var. Dünyadaki her kozmopolit şehre uyarlanabilecek bütünsel bakış açısıyla film indie festivallerde oldukça yankı uyandırdı.
60’lı yaşlardaki emekli müzik eleştirmeni Clara yalnız başına yaşıyor. Yaşadığı ev büyük bir “yaşam alanı” yapılacağından apartmanın boşaltılmasına karar veriliyor. Ama hayatta hiç bir şeyin kolayına kaçmayan Clara bu sefer bir inşaat firmasına karşı duruyor. Ne kadar tanıdık bir hikaye değil mi? Aquarius yavaştan gerilime doğru evrilen tarzıyla gösterildiği festivallerde tam not aldı.
Billy Lynn’s Long Halftime Walk / Billy Lynn’in Uzun Yürüyüşü
Hep son teknoloji ürünü ve oyuncaklı filmler yapıp bir yandan da duygusallığı yakalayan nadir yönetmenlerden Ang Lee yine bir “olay” ile karşımızda. Film, Irak’taki bir çatışmadan sağ dönen Billy Lynn’in perspektifinden eve dönüşü, zafer kutlamaları, kahraman ilan edilmenin psikolojisi ve savaşın geriye bıraktıklarıyla ilgili. Özel bir kamerayla ultra – yüksek kare hızında çekilen sahneler ana karakterin zihnine dalmak için kullanılmış. Nasıl bir görsel şölen olacağını göreceğiz artık.
Canlı yayında kendini vuran televizyon muhabiri Christine Chubbuck’ın gerçek hayat hikayesinden uyarlanan Christine sinir krizinin eşiğindeki bir insanın çırpınışları üzerine. Filmin özellikle, Rebecca Hall ve nam-ı diğer Dexter Michael C. Hall’un yer aldığı oyuncu kadrosu hayranlık uyandırdı.
My Entire High School Sinking / Okulda Deniz Kazası
Çizgi roman/animasyon severlerin kaçırmayacağı bir film My Entire High School Sinking. Sular altında kalan bir lisede hayatta kalmaya çalışan bir grup gencin komik hikayesi üzerinden ergenlik ve felaket filmlerine yaptığı sayısız göndermeyle eğlencenin dibine vuruyor. Seslendirme ekibi de tadından yenmez: Jason Schwartzman, Lena Dunham, Reggie Watts, Maya Rudolph ve John Cameron Mitchell