Güncel

Popüler Kültür Alarmı: Efsane Bebek Barbie’nin Hikâyesi

Beğenildiği kadar eleştirilen bir ikon: Barbie.

Barbie aslında sadece bir oyuncak bebek değil, aynı zamanda bir hikâye anlatıcısı, ilham kaynağı ve nesilden nesile aktarılan bir sembol. Barbie’nin hikâyesi, 1959 yılında Amerikalı girişimci Ruth Handler tarafından yaratılmasıyla başladı. 1960’ların sınırlı kadın figürleri arasında yer edinen Barbie; güzelliği, tarzı ve meslekleri keşfetme özgürlüğü ile kızlara hayallerini gerçeğe dönüştürme imkânı sundu.

Peki, Barbie’nin bıraktığı etki göründüğü kadar masum muydu?

Barbie Nasıl Yaratıldı?

Dünyanın en ünlü bebeği Barbie, Amerikalı iş kadını Ruth Handler’ın 1959 yılında kızı Barbara’yı kağıt bebeklerle oynarken görmesiyle başladı. Barbara’nın kağıt bebekleri yetişkin figürleri olarak hayal etmesi, Handler’ın aklına tüm dünyayı etkisi altına alacak bir fikir getirdi. Ruth’un amacı, hayal gücünü ortaya çıkarabilecek, kızların büyük hedeflere ulaşma isteğini artırabilecek, geleneksel bebeklerden oldukça uzak bir bebek yaratmaktı.

Ruth ilk adım olarak eşi Elliot Handler’la birlikte oyuncak şirketi Mattel, Inc.‘i kurdu. Moda anlayışına sahip yetişkin bir kadın figüründen ilham alarak ilk bebeklerini yaratan çiftin bir ilham kaynağı da vardı: Bild Lilli. Barbie, ilk kez 9 Mart 1959’da New York’taki Amerikan Uluslararası Oyuncak Fuarı’nda insanların karşısına çıktı. İlk Barbie, siyah-beyaz çizgili bir mayo, yüksek topuklu ayakkabılar ve şık aksesuarlar giyen bir bebek olarak tasarlanmıştı. Bu ikonik Barbie’nin ismi ise fikrin ilham kaynağı olan Barbara’ya aitti.

Barbie’nin çıkışı sanıldığı kadar kolay olmamıştı. Oyuncak alıcıları Barbie’ye başlangıçta şüpheyle yaklaştı, fakat Barbie hızla popülerlik kazandı ve bir kültür fenomeni haline geldi. Yıllar geçtikçe Barbie’nin görünümü ve tarzı, değişen moda trendlerini belirlemeye başladı. Böylece genç kızlara ilham olan Barbie’nin hikâyesi başlamış oldu.

Barbie’nin Toplum Normları Üzerindeki Etkisi

Barbie bebeklerin güzellik algıları üzerindeki etkisi yıllar boyunca eleştirilere maruz kaldı. Barbie’nin gerçekçi olmayan beden imajı, ince beli, uzun bacakları ve göğüs ölçüleri ulaşılamaz bir vücut imgesi oluşturdu.

Barbie’nin etnik köken eksikliği, vücut tipi sınırlamaları ve farklı kültürleri yeterince temsil etmemesi de bir başka sorundu. Barbie’nin ilk yıllarında sınırlı kariyer örneklerine tutunması ise cinsiyet stereotiplerini sürdürdüğü eleştirisini gündeme getirdi. Moda ikonu olarak hafızalara kazınan Barbie’nin tüketim ve materyalizmi teşvik ettiği eleştirisi de yapılıyordu. Oyuncak üretiminde ortaya çıkan plastik atıklar, çevresel etkiyle ilgili endişelere neden oluyordu.

Barbie’nin üretimini gerçekleştiren şirket Mattel, bu endişelerle ilgili çözüm arayışlarına yönelik çalışmalar konusunda ise geri kalmadı. Yeni Barbie koleksiyonlarını tanıtan Mattel, çözüm olarak meslek seçeneklerini genişletti ve pozitif beden imajını teşvik etti. Toplumun perspektiflerinin ve beklentilerinin değişmesi ise Barbie’yi binlerce koleksiyona sahip başarılı bir ikona dönüştürdü.

Bir Bebekten Çok Daha Fazlası

Barbie’yi sadece bir oyuncak bebek olarak tanımlamak haksızlık olur. Yaratıldığı günden bu yana hayallerin gerçekleştiği ve başarı sınırlarının aşıldığı bir dünyanın simgesi olmayı başaran Barbie; çocukları hayal güçlerini kullanmaya teşvik etmiş, kızlara güçlü ve bağımsız olma yolunda ilham vermiştir. Sadece çocuklara değil, yetişkinlere de güçlü mesajlar sunan Barbie, düşlerin gerçekleşebileceğine inanmayı hatırlatan bir ikon aslında.

Birçok projenin merkezine yerleşen, iş birlikleriyle gündemden düşmeyen ve nesiller boyu etkisini korumayı başaran Barbie, kazandığı vizyonla da oldukça önemli bir yere sahip. Barbie, birçok farklı mesleği temsil eden koleksiyonlarıyla kızlara kendi potansiyellerini keşfetme cesareti de verdi. Sadece bir güzellik ikonu olarak tanımlanan Barbie; astronot, doktor, mühendis, CEO ve daha pek çok meslekle, küçük yaştaki çocuklara ilham olmayı başardı. Güzellik normlarını belirleyen bebek, zaman içerisinde cinsiyet rollerinin sınırlarını yıkarak kadınların her alanda başarıya ulaşabileceğine dair ilham verici bir figüre dönüştü.

Tam da bu yüzden Margot Robbie ve Ryan Gosling’in başrolleri paylaştığı Barbie filmi gündemden düşmüyor. Henüz filmi izlemediyseniz aşağıdaki linkten biletinizi alabilirsiniz.