Röportaj

Redd’in Dünyasına Yolculuk Yaptık!

Redd’i tanımak için sadece şarkılarını dinlemek yetmiyor. Onların dünyasını, neyi neden yaptıklarını anlamak için ürettikleri her şeyi takip etmek gerekiyor. Şarkı sözlerindeki derinliği, kliplerindeki mesajlarla bütünleştiriyorlar. Dâhil oldukları projeleri gördükçe, grubun farkındalık yaratmak için yola çıkmış insanlardan oluştuğunu anlıyoruz.

Grup üyelerinin müzik dışında ilgilendikleri şeylere baktığımızda taşlar yerine oturuyor. Nasıl bu kadar üretken olduklarına bir cevap bulmuş oluyoruz.

“SoftCore” adını verdikleri proje de, farklı şeyler üretmeye devam ettiklerinin kanıtı. Peki nasıl yakalıyorlar bu tempoyu? Merak ettik ve grup üyelerinden Doğan Duru’ya aklımızdakileri sorduk…

redd

Redd Türkiye’nin en üretken gruplarından biri. Çünkü Redd’i pek çok farklı projenin içinde görüyoruz. Bu kadar üretken olmanızda sizi motive eden şeyler neler?

Zaman içinde yaptıklarınız yetmemeye başlıyor ve farklı projelerde başka duygular yaşamak ve bunu paylaşmak istiyoruz. Sonuç olarak her ne kadar biz hızlı tüketim kültürünün içinde pek durmuyor olsak da her şey sürekli yenilenmek istiyor, biz de yeni projeler ve yeni fikirleri hayata geçirmekten keyif alıyoruz.

İlerleyen dönemlerde bizi bekleyen projelerinizi merak ediyoruz. Biletix Blog okuyucularına tüyolar vermek ister misiniz? Grup üyelerini nerelerde göreceğiz? Yurt dışı projeleriniz var mı?

Redd olarak bu sene hiç yurt dışına çıkmadık, bunun başlıca nedeni sanırım bizi yurt dışındaki insanların takip edecekleri mecralarda yer almıyor olmamız. Sistem eskisine göre çok daha sabun köpüğü müzik üretimlerine yer veriyor, aslında hiç biletli konser yapmayanları televizyonlarda star olmuş gibi sürekli görüyoruz. Sanırım bunun etkisi de yurt içinde az ama yurt dışında fazlaca bizi etkiliyor.

Redd için en sık yapılan yorumlardan biri de “melankolik” bir grup olduğu. Aslında “falan filan” gibi şarkılarınızda yüksek dozda enerji hissediyoruz ama yine de bu tarz yorumlar okumaya devam ediyoruz. Sizce bunun sebebi nedir?

Belki de insanlar aşk şarkılarından başka bir forma değer vermez hale gelmişlerdir. Müziğimizde melankoli olduğunu düşünmüyorum. İnsanın yaşadığı zamana ve çevreye olan duygusal serzenişleri şarkıların içinde var olabilir ama  en doğru ifade sanırım; ‘değiştirme arzusu, ağır eleştiriler ve direnme duygusu barındıran ve  içinde umut taşıyan bir insanın dilinden çıkmış hikayeler’ diyebiliriz.

Peki Redd olarak sizin severek dinlediğiniz isimleri sorsak? En son gittiğiniz konser hangisiydi mesela? Yaklaşan festivaller ve konserler için ajandanızda yer ayırdınız mı? Kimleri dinlerken göreceğiz sizi?

Bu sene ilk kez One Love Festival’de sahne alıyoruz, öncelikle bu önemli. Onun dışında belki yaz programına göre yurt dışı veya yurt içi festivallerde vakit geçirmek keyifli oluyor. Geçen sene Macaristan’da Sziget Müzik Festivali’nde oldukça güzel zaman geçirdim.

Doğan Duru operaya uzun yıllarını vermiş. Operayla ilgilenmeye devam ediyor musunuz? Ya da operayla ilgili bir proje var mı kafanızda?

Zaman zaman içimden geliyor, bu olacağının sinyali ama kurumsal ve ciddi manada bilinen bir kumpanya mantığıyla olmaz. Zaten  o iş çok önce bitti. Ne ben geri dönerim ne de artık orada öyle bir yer kaldı. Ama tabii işin doğasını koruduğum modern bir şey yapmak gibi fikirler sürekli kafamda var. Kim bilir belki ama sadece bu ülke için olmayacaktır. Yakında duyarsanız şaşırmayın.

Son olarak dünyadan ve Türkiye’den takip ettiğiniz bloglar varsa onları öğrenebilir miyiz?

Blogların abonesi değilim, denk gelince okuyorum ama onların da inanın isimlerinden çok içerikleri önemli. Müzik blogları çok az ve yetersiz, daha fazla olmalılar. Alternatif işler için bir mecra yaratmak şart bu manada misal; bir klip çekiyoruz… Zaten TV, gazete ve radyo yerlerde sürünüyor ama bakıyorum 4 albümü olan, onca konser veren bir grubun video çektiği haberi internette arasan da yok. Bu bana korkunç geliyor mesela. Bu kadar boşa mı yapıyoruz diye düşünüyor insan.

Bu manada sizi tebrik ediyorum ve daha iyisini bekliyorum.