MÜZİK

Taksim’de neler oluyor?

Taksim’in son durumu hakkında merak ettiklerimizi garajistanbul ekibine sorduk. Kültür sanat etkinliklerinin gidişatı sizi de endişelendiriyorsa, birazdan okuyacaklarınızla fikriniz değişecek.

garajistanbul – Eylül 2016

Taksim’de neler oluyor? Taksim bitti mi? Son dönemdeki değişiklikler hakkında ne düşünüyorsunuz?

(Ahmet Kunt Sağanak – Garajistanbul Genel Koordinatör) Bitti bitmedi meselesi çok göreceli bir kavram. İstiklal Caddesi’nin, Pera’nın sürekli bir devinimi var. Herkes bir şey söylüyor. Son dönemlerde herkes her şey hakkında bir şeyler söyleme hakkını kendinde görüyor. Bir kimlik değişimi mi yoksa bir platform değişimi mi, bunu bize zaman gösterecek.
Taksim bitti, İstiklal Caddesi bitti.” Böyle bir şey gerçek değil.
Neden gerçek değil? Çünkü bitmediğini camdan dışarı bakarak görebilirsiniz. Şu anda 16:45 (kayıtlara geçsin diye söylüyorum) muhtemelen caddede 500.000 kişi aynı anda yürüyordur. O müşteri garajistanbul müşterisi mi, Hayal Kahvesi müşterisi mi, Jolly Joker müşterisi mi, bu bambaşka bir konu. Ama insanlar burada, İstiklal Caddesi’ndeler. Yemek yiyorlar, sinemaya gidiyorlar, garajistanbul’a geliyorlar, rakip mekanlara gidiyorlar, kültür sanatı tüketiyorlar. Az tüketiyor olabilirler. Bunun bir çok sebebi var; ülkenin içinde bulunduğu konjonktür.
Kapanan dükkanlar var, kapanan tekstil markaları var, kapanan yeme-içme noktaları var, kapanan sanat galerileri var. Daha önce de kapandı, açıldı. Şimdi yeniden açılacak. Kültür sanat yatırımı burada bitmez. Bitmeyeceğini zaman gösterecek.

“Tam tersi, kendi küllerinden güçlenerek doğan yeni bir İstiklal caddesi var! Yani burada bir ‘revolution’ var.”

4

Bugün bu söylediklerim, karşılığı olmayan bir vaat gibi duruyor olabilir. Ama Borusan’ın müzik evini Ocak itibariyle tekrar açacak olması bir gerçek. Yapı Kredi’nin milyonlarca dolar harcayıp Galatasaray meydanındaki Kazım Taşkent Sanat Galerisi’ni yeni formatıyla açacak olması bir gerçek. Salt’ın Ocak’ta açılacak olması bir gerçek. Pera’nın yoluna devam ediyor olması, az ilerideki komşumuz İKSV’nin pupa yelken Salon’la yoluna devam ediyor olması, küçük galerilerin hayatlarına devam ediyor olması birer gerçek. Evet, kapanan mekanlar var. Evet, ticari olarak yarıştan kopanlar var. Keşke olmasaydı. Ama bu topraklarda kültür sanat yapmak zaten, müslüman mahallesinde salyangoz satmakla eşdeğer. Yapacak bir şey yok.
Bunu hemen politik bir söyleme çevirmek doğru değil. Sebep sonuç ilişkisini hemen ona bağlamak hiç doğru değil. Dolayısıyla burada bir devinim var.
Biz belki de garajistanbul’un bayrağını devralmış yatırımcıları olarak güçlü olduğumuz için ayakta kalabildik ve devam ediyoruz. Bizim de kapital gücümüz geçen yıl bitmiş olabilirdi. Biz de kapanmış olabilirdik. Bayrağı devretmiş olabilirdik. Yönünü değiştirmiş olabilirdik garajistanbul’un. Bambaşka birileri satın almış olabilirdi. Öyle olmadı, dayandık. Destekçilerimiz var. İş ortaklarımız var. Bize inanan, bu markanın gerçek takipçileri var. Tiyatro da yapsak geliyor, Bülent Ortaçgil de yapsak geliyor, Duman da yapsak geliyor, Feridun Düzağaç da yapsak, Birsen Tezer de yapsak geliyor.

Dönem dönem insanlar, kendi kültürel algıları ya da şehirle doğru orantılı olarak eğlence adreslerinin yerini değiştirebiliyorlar.“Tarabya’da uşaklar, Etiler’de yumuşaklar”Bizim kuşağımızda böyle bir söylem vardı. Fatih Ürek, Lemi, Aldo, Arto Etiler’de çıkarken, Arif Susam, Cengiz Kurtoğlu, Ümit Besen,Ferdi Özbeğen,  İsmail Türüt Tarabya’da çıkıyordu. Şimdi ne oldu Tarabya? O dönem moda gibiydi, şimdi bitti. Şimdi onun başka türlüsü var. Ümit Besen artık garajistanbul’da çıkıyor. Kült oldu. Selami Şahin bile Taksim’de.

Burada 1000 tane ruhsatlı eğlence noktası ya da yeme içme alanı var. Beyoğlu ve bölgesinde 40000 yatak kapasitesi var. Buradan beslenen, evine ekmek götüren insanlar var. O ya da bu sebepten dolayı Türkiye zor günler geçiriyor olsa da, bir şeyin bitebilmesi için çok daha fazlasına ihtiyaç var. O yüzden bitmiş bir şey yok. Tam tersi, kendi küllerinden güçlenerek doğan yeni bir İstiklal caddesi var! Yani burada bir revolution var.

Sepultura Konseri

Sepultura Konseri

Peki sizce bu durumdan çıkmak için ne yapmamız gerekiyor? Hem biz tüketiciler olarak hem de siz organizatörler olarak ne yapmalıyız?

Kültür sanatın peşinden gitmemiz lazım. Daha fazla sinemaya gitmemiz lazım, daha fazla konsere gitmemiz lazım, daha fazla galeri gezmemiz lazım, sanatın daha fazla parçası olmamız lazım. Şehri daha fazla yaşamamız lazım. Ama bu maalesef sonradan öğretilecek bir öğreti değil ki. İnsanın öğrenme sürecinin içerisinde yaşamla beraber gelişen bir kompleks olabilir ama ne olursa olsun içinizde olmasıyla ilgili bir konu. Çünkü geçen yılda vardı; 19 Mart’ta İstiklal Caddesi’nde bomba patladı – bizim büyük bir DJ etkinliğimiz vardı Monika Kruse ve gelmedi. Güvenlik sebebiyle beni affedin dedi. Biz de etkinliği erteledik. Ama bir bakalım, Sultanahmet bombası, Haziran’da patlayan Atatürk Havalimanı bombası, Temmuz ayında gerçekleşen talihsiz, Türkiye’nin yarası durumundaki olay…
Bu süreç içerisinde gerçekleşen festivalleri, gig’leri, diğer aktiviteleri yadsıyamayız. Bunun iptali varsa gerçekleşenleri de var. Bazen bardağın boş tarafına bakıyor gibiyiz. “Ya bak o da Suma’ya gelmedi” diyoruz. E gelenler? Gerçekleşenler var. O taraftan bakmak lazım.
Bizim 2016-2017 sezonundaki “Warehouse” elektronik müzik gecelerimiz için gelmek istemeyen isimlere ekibimiz “Siz gelmek istemiyor olabilirsiniz ama burada her şey kontrol altında ve aşağıda gördüğünüz listedeki bütün isimler geliyor.” diye yazıyor. Ondan sonra o DJ, o ajans “OK I’m sorry about that, O zaman ben bunu bir sorayım” diyor. Pozitif dönüyor ve daveti kabul ediyor. Bu iyi bir şey. Dolayısıyla ne yapmak lazım? Yaşamak lazım. Sokağa çıkmak lazım. Evde Godot’yu bekler gibi, gelmeyeceğini bile bile oturmanın bir manası yok. Bizde maalesef o algı, İstiklal Caddesi özelinde değil, bütüne dair kırıldı. İnsanlar o anlamda tedirgin davrandılar.

“Kalabalık yerlere çıkmayın, diyorlar. Ne alakası var! Kültür-sanatı tüketmek lazım.”

Yatırımcı olarak hak vermiyor değiliz. Ben 15 yaşında bir kız çocuğu babası olsaydım, Türkiye’nin içinde bulunduğu durum itibariyle kızımı bir konsere göndermek konusunu üç kez düşünürdüm. Hangi gece gidiyor, kimlerle gidiyor, hangi konsere gidiyor, öncesinde ve sonrasında bir şey var mı? Ama korkunun ecele de bir faydası yok. Hasbelkader İstiklal Caddesi’nde 20 ya da 30 yıllık geçmişimizde bir bomba patladı. Onun dışında patlayan bombalara bir bakalım. E napalım şimdi yani? Bir terör korkusuyla karşı karşıyayız diye yaşamayalım mı? Hiçbir şeyin parçası olmayalım mı? Kültür sanatı tüketmeyelim mi?

İnsanlar korkuyorlar. Küstüm çiçeği diye bir çiçek vardır, üstüne vurursanız hemen kapanır. 5 dk sonra yine açar. Bizimki de doğal refleks, insanlar kalabalık yerlere çıkmak istemiyorlar. Bu konuyu maalesef köpürten ve körükleyen bir basın güruhu var. Buna engel olmak lazım. Onun bize bir faydası yok. Çünkü “kalabalık yerlere çıkmayın” diyorlar. Ne alakası var. Kültür sanatı tüketmek lazım. Hayata da kaldığı yerden devam etmek lazım. O yüzden insanlar gelsinler; İstiklal Caddesi’nde hayat gayet normal. Değişiklikler var. Ama değişim dünyada var. Hiçbir şey eskisiyle aynı değil ki.

Amine Edge & Dance

Amine Edge & Dance

Biraz da garajistanbul özelinde devam edelim. garajistanbul sahnesinde hem konser var, hem dans var, tiyatro var, enstalasyon var … Nasıl bir yer garajistanbul?

(Pınar Ongun) garajistanbul çok amaçlı bir performans merkezi olduğu için burada tiyatroyu da dansı da yeri gelecek enstelasyonu da göreceksiniz. –ki geçen sene Avustralya’dan gelen bir ekibimiz vardı. 100. Yıl kutlamaları çerçevesinde Avustralyalı ekipler 2-3 gün boyunca enstalasyon yaptılar. Çok amaçlı bir merkez olmamızın bir özelliği olarak; konser de yapıyoruz –mekanın genişliği buna yetiyor. Teknik altyapısı itibariyle zaten dünya standartlarında. Dolayısıyla konser de var, konserin çeşitli türleri de var. Çünkü her kesime hitap eden ama kaliteli seçimler yapıyoruz. Metal konseri olacaksa Anathema geliyor, Sepultura geliyor. Yerli Türk konserlerde; rock olacaksa Hayko var Feridun var. Caz olacaksa Birsen var Elif Çağlar var. Duman var Athena var. Sadece tek bir kesime hitap edebileceğimiz bir yer olarak bakmayalım. Her tür müzik, sanatın her dalı içeride olabilir. Çünkü teknik itibariyle alt yapısı buna elverişli.

Bu sene Salı günleri yine tiyatro olarak devam edecek çünkü bizim geçmişten gelen bir misyonumuz var: tiyatroyu desteklemek. Hatta Salı günlerini arttırıp iki gün (günü belli değil belki Pazartesi) tiyatro var.  Çarşamba günleri alternatif projelere yer vereceğiz.

(Ahmet Kunt Sağanak ) İnsanlardan sanatı desteklemelerini beklerken, onları Taksim’e çağırırken önce sizin bir şey yapıyor olmanız lazım. Bana bir adım gel, biz sana iki adım gelelim diyoruz. Biz garajistanbul olarak bu konudaki inançlı duruşumuzu ortaya geçen yıldan daha güçlü koymalıyız ki insanların İstiklal’e, Pera’ya gelip kültür sanatı tüketmesi için bugün bu konuşmada ahkam kesebilelim. Yoksa sen kendi kabuğunda otur, bir şey yapma. Sonra da insanlar benim dükkanıma niye gelmiyor diye bekle.

Çarşamba alternatif projelere yer vereceğiz. Yerli ya da yabancı caz da olabilir bu, yerli sanatçıların farklı ve özel projeleri de olabilir. Görüşmelerimiz devam ediyor. Anlaşması tamamlananlar var. Çarşambayı bu şekilde değerlendiriyoruz. Cuma günleri “live” yani canlı performanslara-konserlere yer vereceğiz. Cumartesi günümüz ise Warehouse adıyla birlikte –bu artık bizim bir alt markamız- içeride elektronik müzik olacak.

Bize biraz Warehouse’tan bahsetmek ister misiniz?

(Başak Adanur ) garajistanbul adında garaj geçen bir marka. Biraz underground bir havası var. Renkleri, dokusu, geçmişten gelen ve dark olabilmeye yakınlığı sebebiyle aslında garajistanbul elektronik müziği sarmalayan bir yapıya sahip. O yüzden biz de dedik ki; garajistanbul gibi elimizde bir marka varken, içeride insanlar elektronik müziğin keyfine varabiliyorken (önceki yıllarda yaptık denedik ve gayet güzel işlere imza attık) dedik ki bunu niye daha fazla yapmıyoruz? Çünkü özellikle yeni nesilin elektronik müziğe aç olduğu bir dönem var. Yazın çok güzel festivaller var, festivallerde çok güzel elektronik müzik etkinlikleri var. Ama kışın insanlar iyi elektronik müziğe açlar. Ahmet Bey kariyeri boyunca elektronik müzikle ilgili önemli projelere imza atmış biri – zaten bu işin know-how’ı dediğimiz şey varsa, mekan buna elverişliyse, biz de bu işi yapmaya istekliysek ve zaten bunun alıcısı garajistanbul’da bunu görmek istiyorsa, biz neden daha fazlasını vermeyelim onlara? Hatta bugünün özel bir adı olsun ve kendi günü olsun o da Cumartesi olsun istedik. Adını Warehouse koyduk. Dedik ki garajistanbul zaten  yıllarca tiyatroya devam etti, live’da neredeyse çıkmayan isim kalmadı, garajistanbul markasını zaten biliyorsunuz. Bir de size daha fazlasını vadetettiğimiz bir marka sunuyoruz ve bunu da süreklilikle sunuyoruz.

“Özellikle belirtmek istiyoruz ki, güzel müziği güzel bilet fiyatlarıyla sunuyoruz. Avantajlı dönemde, olabildiğince minimumda tuttuk bilet fiyatlarını. Onlara diyoruz ki “Sen bu kadar hengameden sonra bir etkinliğe gelmek istiyorsan, dışarı çıkmaya karar verdiysen, Taksim’e kadar gelebileceksen, bu kapıdan içeri girmek istiyorsan, biz seni bir şekilde mutlu ederiz. Sen yeter ki gelmek iste”

Burada her şey var. Biletix’te ne varsa garajistanbul’da da o var. Dans var, konser var, performanslar var, tiyatro var. Gelen kitleye dair söyleyebileceğiniz bir şey var mı? Tiyatro izleyicisi şöyle oluyor, elektronik müzik dinleyicisi böyle oluyor diyor musunuz?

Elektronik müzik dinleyicisi yerinde duramıyor, hayat dolu. Tiyatro izleyici daha sofistike oluyor. İçinde sanat aşkı var. Öğrenciler gerçekten tiyatroya geliyor. O noktada şöyle düşünüyorsunuz; Türkiye halkı nelere yönelir, gençlik gitti mi, gençlik nerede sorularını tiyatro satışlarını görünce cevaplamış oluyorsunuz. Gençlerde sanata karşı ilgi bitmemiş. O yüzden biz, öğrenci biletini sadece tiyatroda uyguluyoruz. Çünkü gerçekten o bir misyon. garajistanbul zaten tiyatroyu para kazanmak için yapmıyor. Türkiye’de zaten insanların performans sergileyebileceği doğru düzgün sahne yok. Güzel oyunları yapmak istediğinde ekipman sorunu çıkıyor. O kadar sorun varken olay para kazanmak olmamalı.

Eklemek istediğiniz bir şey var mı?

(Hayriye Sezer)Burası gerçekten çok amaçlı bir performans merkezi ve kurumsal etkinliklere de ev sahipliği yapıyor. garajistanbul olarak bizim temel kurallarımız ve disiplinlerimiz var. Hijyen, temizlik, güler yüz, kalifiye eleman. Bunlar garajistanbul’un olmazsa olmazları. Konserlerin ve etkinliklerin haricinde bu kurallar bizim kurumsal işlerde de tercih edilmemizin sebebi oluyor. Büyük holdinglerin ya da kurumların şirket çalışanlarının yönetip düzenlediği partiler de olabilir, lansmanlar da olabilir ya da iksv’nin açılış partisi, !fistanbul’un açılış partisi gibi etkinlikler de olabilir. Bunlar bizim için kurumsal kategoride yer alan, bilet satışı olmayan, tamamen özel kitlelerin davetli olarak geldiği etkinlikler. garajistanbul olarak biz bu tür etkinliklere de ev sahipliği yapıyoruz. Dolayısıyla da çok farklı insan profilini garajistanbul’da ağırlayabiliyoruz. Rock tarafta sizi yakalarken, cazda başka biri, elektronikte başka biri gelebiliyor, kurumsal tarafa girdiğimiz zaman bambaşka insanlar garajistanbul’un misafiri olarak ağırlanabiliyor.

Bu sezon garajistanbul’da neler var, neler yok diye incelemek isterseniz buradan buyurun. Şimdiden iyi eğlenceler!