MÜZİK
Filmekimi 15 yaşına bastı! Peki bu seneki programda neler var?
“Evrende yalnız değiliz” düşüncesinden “dünyada yalnız değiliz” tesellisine doğru evriliyoruz bu günlerde. Bizim gibi aklı karışan, yaşadıklarına anlam vermeye çalışan, çok yeniymiş gibi gözüken ama aslında tarihin başlangıcından beri varolan sorunları çözmeye çalışan insanlar her yerde var. Bu duyguyu en çok sinemayla hissediyoruz sanki. Danimarka’dan bir film geliyor, orada da göçmen sorunu varmış diyoruz, bir Amerikan dizisi izleyip polis şiddetinin ne kadar gündemde olduğunu fark ediyoruz. İşte bu yüzden Filmekimi 15. senesinde yine bize dünyayı gezdirecek. 7 – 16 Ekim tarihlerinde gerçekleşecek festivalde nerelere uğruyoruz?
The Handmaiden
Çok satan Ustaparmak romanı Park Chan-wook’un elinde bakalım ne kadar tırnak yedirten bir gerilime dönüşecek? Park Chan-wook’un 2013 yapımı Stoker’dan sonra çektiği ilk film olan The Handmaiden, zengin genç bir Japon kadın, onu kandırıp zenginliğini ele geçirmeye çalışan Koreli bir adam ve adamın tuttuğu Koreli bir hizmetçi arasındaki entrika etrafında dönüyor.
Hunt for the Wilderpeople
En son What We Do in the Shadows ile vampirleri madara edip, bizi gülmekten kırıp geçiren Taika Waititi yeni bir komediyle karşımızda. Koruyucu ailesiyle Yeni Zelanda kırsalında mutlu bir yaşam süren Ricky işler karışınca amcasıyla birlikte bir kaçış yolculuğuna çıkıyor. Zaman zaman iç burkan, sevimli bir yetişkinliğe geçiş hikayesi.
Arrival
Bilim kurgu sevenlerin merakla beklediği Amy Adams’lı, uzaylılarla temasa geçtiğimiz Arrival, Filmekimi programında! Film dünyaya gelen uzaylılarla iletişim kurmaya çalışan bir dilbilimcinin hikâyesini anlatıyor. Hazır uzaydan ses gelmişken, belki bir – iki taktik kapabiliriz.
Wiener-Dog
Ne kadar tabu varsa filmlerinde yer veren kara mizah düşkünü Todd Solondz söylenene göre en öfkeli, en radikal, en sivri filmine imza atmış. Hikaye, yolları bir köpek üzerinden kesişen bir dolu garip karakterin etrafında dönüyor.
My Life As A Courgette
9 yaşındaki bir çocuğun, alkolik annesinin ölümünden sonra gittiği yetimhanede edindiği arkadaşlarıyla hayatı öğrenme çabasını anlatan stop motion My Life As A Courgette sevimli olduğu kadar gerçekçi yaklaşımıyla gösterildiği festivallerde ödüller almış.
Swiss Army Man
Yılın en garip filmlerinden, Swiss Army Man, Filmekimi’nde! Biri ölü iki kafadarın dağda bayırda geçen maceraları absürdlüğün sınırlarını zorluyor. Paul Dano ve Daniel Radcliffe’in sıradışı performanslarıyla uzun süre akıllardan çıkmayacak tuhaflıkta bir film.
It’s Only The End Of The World
Genellikle gençlerin hikayelerini anlatan genç yönetmen Xavier Dolan bu sefer ölüme dair bir hikayeyle ziyarete geliyor. It’s Only The End Of The World, ölümcül hastalığını açıklamak için ailesiyle bir araya gelen bir adamın vedası üzerine. Büyük çoğunluğu oyuncuların yakın plan yüz ifadelerinden oluştuğu için olsa gerek kadroda Fransa’nın en tanınmış oyuncuları Marion Cotillard, Gaspard Ulliel, Vincent Cassel, Léa Seydoux ve Nathalie Baye yer alıyor.
I, Daniel Blake
Gelmiş geçmiş en hümanist filmlerin yönetmeni, işçi sınıfı hikayelerinin ustası Ken Loach’a Özgürlük Rüzgârı’ndan sonra ikinci kez Altın Palmiye kazandıran I, Daniel Blake belki de yönetmenin son filmi olabilir. (Burada bir Teoman durumu olabilir, çünkü önce sinemaya küçük belgesel projeleriyle devam edeceğini söyleyip sonra vazgeçmiş.) Devlet yardımı alabilmek için sisteme ve bürokrasiye direnen Daniel Blake adlı emekli bir marangozun mücadelesini anlatan film, bozuk sisteme ve boğucu bürokrasiye karşı dayanışmayı ustalıkla yüceltiyor.
Paterson
Jim Jarmusch bu defa da sıradan bir insanın hikayesini şiirsel bir dille anlatıp bizi hayran bırakmaya geliyor. Başrolünde en son Star Wars’da Kylo Ren olarak izlediğimiz Adam Driver’ın oynadığı film seyirciden tam not aldı.
https://www.youtube.com/watch?v=T3qsj_J4DR0
The Beatles: Eight Days a Week – The Touring Years
Beatles şarkılarına doyulmadığı gibi belgesellerine de doyulmaz. Rush, Melekler ve Şeytanlar, Apollo 13 gibi birçok filmin yapımcılığını ve yönetmenliğini üstlenen Ron Howard Beatles’ın mucizesini çözmeye çalışıyor.
The Birth of a Nation
The Birth of a Nation, 1831’de köleliğin en ağır işlediği Virginia’da kölelerin isyanının başını çeken Nat Turner hakkında sert bir film. Yönetmen, senarist ve yapımcı Nate Parker, filmde başrolü de üstleniyor. Çekimleri 7 yılda tamamlanan yapım daha şimdiden Oscar için konuşulan filmlerden.
Ma Loute
Bruno Dumont’un prömiyerini Cannes’da yapan absürd polisiye komedisi Ma Loute 1910’da Fransa’nın kuzeyinde bir balıkçı kasabasında geçen, cinayetlerle örülü bir aşk öyküsü. Slack Bay kartpostal estetiğindeki görselliğiyle dikkat çekiyor.
https://www.youtube.com/watch?v=rmVIcI65Vrc
The Unknown Girl
Tedaviyi reddettikten sonra ölen hastasının kimliğini çözmeye çalışan genç bir doktorun hikayesi Dardenne Kardeşler gözünden anlatıldığında daha evvel izlemediğimiz kadar gerçek olabilir. Genellikle amatör oyuncularla çalışan yönetmenler bu defa Fransa’nın genç yeteneklerinden Adèle Haenel’e yer vermişler.
The Student
Günümüz Rusya’sında geçen filmin merkezinde, okulda dini vaazlar vermeye başlayan bir lise öğrencisi ve ona karşı duran öğretmeni yer alıyor. Kirill Serebrennikov’un Marius von Mayenburg’un oyunundan senaryolaştırıp yönettiği The Student, izleyiciyi huzursuz ederken düşünmeye çağıran, cesur bir film.
The Salesman
Seyircisini İran’dan çok farklı hikayelerle buluşturan Oscar’lı yönetmen Asghar Farhadi, The Salesman ile kimilerince Hitchcock ile karşılaştırılabilecek bir gerilime imza atmış. Evleri yıkılmak üzere olduğu için yeni bir yer arayan çiftin başına bir saldırı geliyor ve sonrasında işler sarpa sarıyor.
Sieranevada
Romanya’nın Oscar adayı olan Sieranevada mizah ve dramın iç içe geçtiği bir aile öyküsü. Mutfakta toplaşıp kavga etmeler, salona geçip hiçbir şey olmamış gibi davranmalar, bütün karışıklığıyla kalabalık bir aile. Tabi bu arada olaylar Romanya’da geçiyor o yüzden gelsin empati. 👊
https://www.youtube.com/watch?v=NLIrDfySU3U
Toni Erdman
Cannes Film Festivali’nde eleştirmenlerden tarihinin en yüksek puan ortalamasını alarak bolca ses getiren Toni Erdmann bir babanın kızıyla yakınlaşmak için verdiği çabaları anlatıyor. Her anı sürprizlerle dolu, sıradan ama bir o kadar da absürd bir hikaye akışının içinde izleyicisini hayran bırakan bir yapım olduğu söyleniyor.
https://www.youtube.com/watch?v=MF4i7qyUysA
Voyage of Time
The Tree of Life ile anı parçalara bölmekteki ustalığını gösteren Terrence Malick yine hayranlık veren görsel ustalığıyla bizi hipnotize etmeye hazırlanıyor. Evrenin tarihi üzerine bir belgesel olan Voyage of Time’ın müzikleri de Ennio Morricone’ye ait.
Florence
Stephen Frears’in yönetmenliğine Meryl Streep’in başrolde oynadığı bir film Oscar’ı almaz mı? Şöhreti bol, yeteneği az soprano Florence Foster Jenkins’in hayat hikayesini anlatan Florence senenin en çok konuşulan filmlerinden.
Julieta
Kadınlarla ilgili anlatılmadık öykü bırakmamaya ant içen yönetmen Pedro Almodovar Julieta ile “Almodovar’ın 5 yıldızlı dönüşü” sözleriyle övgü almış.
The Commune
Dogma akımının kurucularından Danimarkalı yönetmen Thomas Vinterberg’in yeni filmi ile komün hayatı üzerine hem eğlenceli hem can sıkıcı bir hikaye anlatıyor. Dogma, komün, Danimarka kelimeleri bir araya gelince akla Idioterne geliyor ama anlaşılan bu seferki oldukça farklı bir film.
Graduation
Romanya’dan gelecek kaygısı üzerine bir dram. 4 Ay, 3 Hafta, 2 Gün’le filmi ile sinemaseverlerin listesine adını yazdıran Cristian Mungiu ikilemli bir öyküyle festivalde. Cannes’da En İyi Yönetmen Ödülü’nü paylaşan Graduation doktor bir babanın kızının İngiltere’deki bursunu kaybetmemesi için yaptığı hileleri anlatıyor.
https://www.youtube.com/watch?v=VimmuogOOks
American Honey
Günümüz Amerikan gençliğini en iyi anlatan filmlerden birisi olarak baştacı edilen American Honey enerjisi bitmeyen bir yol filmi. Filmin baş rolünde amatör oyuncu Sasha Lane oynarken, âşık olduğu Jake rolünde Shia LaBeouf’un da kariyerinin en iyi performansını sergilediği konuşuluyor.
Elle
Temel İçgüdü, RoboCop gibi modern klasiklere imza atıp sonra klasiklere imza atmaya ara veren Paul Verhoeven beklediğimiz kışkırtıcı hikayesiyle devler ligine geri dönüyor. Elle, orta yaşlı iş kadını Michèle’in tecavüze uğradıktan sonra yaşadıklarını anlatıyor. Başrollerinde Isabelle Huppert oynadığına göre etkileyiciliği ile oldukça kafa karıştıran bir film olacak gibi. Bakınız: Piyanist.
https://www.youtube.com/watch?v=cwW8FfopEHY
Caini
Romanya’da bir toprak davasını anlatan Dogs gerilimi yüksek bir kara film. İşin içinde Romanya olunca halk hikayeleri batıl inançlar devreye giriyor tabi ama görselliğiyle de western filmlerine öykünüyor. Festival keşiflerinden biri olabilir.