MÜZİK
Kaldır Kafanı İstanbul Film Festivali Başlıyor!
İstanbul Film Festivali bu yıl 36 yaşına giriyor! Bu yılki programda sanki yetişkinliğini kabullenmeye çalışan, çocuksu yanlarından da utanmayan bir insana benziyor. Alıştığımız her şey var ama bir doz da yenilik, gençlik eklenmiş sanki programa. Musikişinas bölümüyle müziğe ağırlık veren yapımlara, güncel göndermeli adıyla Neredesin Aşkım bölümünde aşkı aramanın bin bir yolu olduğunu anlatan filmlere, Antidepresan ile de yüzümüzü güldürecek komedi filmlerine yer veriyor.
Herkesin festival seçimleri farklıdır. O yüzden biz de ruh halinize, sinema anlayışınıza, sinefillik seviyenize göre gidebileceğiniz filmleri listeledik. Biletler 25 Mart’ta genel satışa açılıyor.
Film ödüllü mü onu bir söyle arkadaş!
İlk dikkatinizi çeken filmlerin künyesinden çok festivalde aldığı ödüller ise ve gündemde olan, konuşulan yapımları izlemek peşindeyseniz zaten festivalde ödüllü filmden bol bir şey yok! Gözümüze çarpan birkaç filmi şuraya bırakalım.
KOL SAATİ | SLAVA | GLORY
Bulgar yönetmenler Kristina Grozeva ve Petar Valchanov bu filmleriyle Balkan’larda ne kadar ödül varsa toplamışlar. Dardenne Kardeşler’in tarzını seven sinemaseverler bu filme bir göz atsın.
FÉLICITÉ | FÉLICITÉ | FÉLICITÉ
Belin’de Gümüş Ayı alan Senegal asıllı Fransız yönetmen Alain Gomis’in filmi eleştirmenlerden tam not almış. Bekar bir anne üzerinden Kongo’daki hayatın duygusal portresini çizerken sömürüye kaçmadan hüzünlendirdiği söyleniyor. Müzik kullanımının başarısı konusunda da herkes hemfikir.
TEREDDÜT | CLAIR OBSCUR
Yeşim Ustaoğlu’nun yeni filmi Antalya’da aldığı ödüllerin yanı sıra Sofya’da da Özel Jüri Ödülü’nü kazandı. 30’larının başında, bir sahil kasabasında mecburi hizmete başlamış psikiyatr Şehnaz ile henüz 16 yaşındayken zorla evlendirilerek aynı sahil kasabasına getirilmiş Elmas’ın sorunlarla yüzleşme hallerini anlatan Tereddüt yurtdışında da övüldü. Toplumsal meselelere farklı bakış açılarıyla yaklaşarak taze bir sinema anlayışı ortaya koyduğu yazıldı ki zaten Ustaoğlu’nun sineması da tam olarak bunları dert ediyor.
Vizyonda izleyemeyeceğim, farklı işleri görmek isterim diyenlere!
MANIFESTO | MANIFESTO | MANIFESTO
Alman sanatçı Julian Rosefeldt’in geçtiğimiz yıl çok konuşulan video art enstalasyonu, şimdi uzun metrajlı bir film olarak karşımızda. Filmde Cate Blanchett 13 farklı karakteri canlandırıyor ve sanat tarihine yön vermiş çeşitli manifestoları olur olmaz yerlerde okuyor; komünist manifestodan Dogme 95’e… İşte başka yerde izleyemeyeceğiniz bir film!
ELLERİ OLMAYAN KIZ | LA JEUNE FILLE SANS MAINS | THE GIRL WITHOUT HANDS |
Fransa’dan özgün bir animasyon. Zor günlerden geçen bir değirmenci, kızını şeytana satar. Saflığıyla korunmayı başaran kız çocuğu, iki elini birden kaybetmek pahasına şeytanın elinden kaçmayı başarır. Elleri Olmayan Kız ailesinden uzaklaşmaya başladıkça ışığa doğru uzun bir yolculuğa çıkar.
ORNİTOLOG | O ORNITÓLOGO | THE ORNITHOLOGIST
Rüya ile kabus arasında bir kaybolma hikayesi. Kuş gözlemcisi Fernando, ormanın derinliklerinde gezinirken salını kaybeder ve yolda karşılaştığı bir kabilenin de yardımıyla içinde bulunduğu durumdan kurtulmaya çalışır. Gündüz düşlerini sevenlere.
Hemen imdb’den yönetmene bakarımcılar için!
CİNSLER | WEIRDOS | WEIRDOS
Bir radyo istasyonunda geçen, insanlığın sonunu getiren ses üzerine orijinal bir korku hikayesi anlatan Pontypool: Öldüren Kelimeler filmiyle Bruce McDonald sinefillerin listesine girmişti. Yeni filmi Cinsle, 1976’nın çiçek çocuklu dokusunda geçen bir yol hikayesi.
https://www.youtube.com/watch?v=_dFf45PHdqE
İŞE YARAR BİR ŞEY | SOMETHING USEFUL
11’e 10 Kala, Gözetleme Kulesi filmleriyle bağımsız film izleyicilerinin takibine giren Pelin Esmer yeni filminde yazar Barış Bıçakçı’yla bir araya gelmiş. Bu sebeple öncelikle senaryosuyla merakımızı cezbediyor. Leyla, gece treniyle çıktığı uzun bir yolculukta manzarayı ve insanları iştahla izlerken hemşirelik öğrencisi Canan’ı fark eder. Bu genç kızı son istasyonda, Yavuz’un evinde, çok ağır bir sorumluluk bekliyordur. Leyla, Canan’ın anlattıklarından ve anlatmadıklarından bir hikâye kurar, kendini kaptırır ve ona eşlik etmeye karar verir. Hikâyenin sonunda bir iyilik meleği mi yoksa bir katil mi olacaklarını henüz bilmiyordur.
ATEŞ SERBEST | FREE FIRE | FREE FIRE
En son High-Rise filmiyle izlediğimiz İrlandalı yönetmen Ben Wheatley eski filmlerine göre daha yüksek bütçeler ve tanınmış oyuncularla tanışıyor olsa da tarzından pek bir şey de kaybetmemiş. Hala yarısından sonra tamamen farkı uçlara giden, uçuk kaçık hikayeleri çocuksu bir mizahla anlatıyor. Ateş Serbest ile aksiyona el atmış bakalım ne gariplikler göreceğiz.
GIMME DANGER | GIMME DANGER | GIMME DANGER
Her filmiyle festivalcileri mest eden Jim Jarmusch bu defa kendi kişisel beğenilerini bizimle paylaşıyor. Gelmiş geçmiş en büyük rock’n’roll grubu olduğunu düşündüğü rock efsanesi Iggy Pop’un liderliğindeki The Stooges hakkında bir belgesel Gimme Danger. 1997’de çektiği Neil Young belgeseli Year of the Horse’tan sonra yönetmenin ikinci belgeseli.
İzlemesi kolay, akıcı filmler yok mu?
DEHA | GIFTED | GIFTED
Başroldeki Chris Evans ve çocuk oyuncu Mckenna Grace’in başarılı performanslarının yanı sıra sivri diyalogları ve güçlü karakterleriyle Deha kalpleri fethedecek. Bu son derece eğlenceli ve sıcak komedi-dram, 7 yaşındaki yeğeni Mary’i tek başına ve kendi kurallarıyla yetiştirmeye kararlı Frank’i izliyor. Üstelik yönetmeni de Aşkın (500) Günü gibi şeker gibi sinema filmleri yapan Marc Webb.
LODOS | NOTIAS | MYTHOPATHY
Baharatın Tadı filminde İstanbul’dan Atina’ya uzanan, yemek kokularıyla bezeli bir çocukluk aşkı hikayesiyle gönlümüzü fetheden Tassos Boulmetis 13 yıl sonra sinemaya dönüyor. Filmin merkezinde büyümekte olan bir çocuk var. Arka planda ise hızlıca geçip giden yıllar, 60’lar, 70’ler ve 80’ler…
![Νοτιάς - Official Trailer [HD]](https://i.ytimg.com/vi/spLrwd7LNlo/0.jpg)
RICHARD III | RICHARD III | RICHARD III
Ian McKellen’ın (canımız Gandalf) başrolünde oynadığı 1995 yapımı RICHARD III İngiltere’ye hükmeden Hitler benzeri bir diktatörün hikayesini anlatıyor. Başlı başına bu özet bile ne kadar oyunbaz bir performansla karşılaşacağımızın habercisi. Usta oyuncunun festivalin konuğu olarak İstanbul’a geleceğini de hatırlatalım.
HAYALET HİKÂYESİ | PERSONAL SHOPPER | PERSONAL SHOPPER
Son dönemde başarılı yapımlarla karşımıza sıkça çıkan Kristen Stewart bu defabir Olivier Assayas filmiyle karşımızda. İkiz kardeşinin yasını tutan Maureen’in aldığı isimsiz telefonlarla içine düştüğü gizemli durumu anlatan Hayalet Hikayesi’nin zeki bir psikolojik gerilim filmi olduğu söyleniyor.
![PERSONAL SHOPPER ft. Kristen Stewart | Official Trailer - Cannes Film Festival 2016 [HD]](https://i.ytimg.com/vi/NvqS1kkDv7o/0.jpg)
Tabular bana vız gelir, en cesur filmleri seçerim!
SONSUZ ŞİİR | POESIA SIN FIN | ENDLESS POETRY
Kendine has bir sinema delisi Alejandro Jodorowsky! Adını duyunca hemen linke tıklayacağınızı biliyoruz :) Daha önce festivalde de gösterilen, otobiyografik Gerçeğin Dansı’nın kaldığı yerden devam eden Sonsuz Şiir, Jodorowsky’nin gençlik yıllarına odaklanıyor. Ailesinden ayrılarak kendini 1940’lı yılların Santiago’sunda bohem bir hayatın içine bırakan Alejandro, dönemin önemli şairleriyle, şiirin büyüsüyle tanışır ve ilk kez âşık olur. Ama yani öyle yazıldığı gibi normal değil işte bu hikaye, siz biliyorsunuz.
https://www.youtube.com/watch?v=X5wokzUd_Gw
KAYGI | INFLAME
Sinema eleştirmeni olarak tanıdığımız Ceylan Özgün Özçelik ilk filmiyle festival izleyicisinin karşısında! Üstelik özel bir ilgisi olduğunu yazılarından bildiğimiz psikolojik gerilim türünde bir filmle. Haber kanalında kurgucu olarak çalışan 30’lu yaşlarındaki Hasret uzun süredir aynı kâbusu görmektedir. Tekrarlayan kâbusla aklına bir soru düşer: Annesiyle babası trafik kazasında ölmemiş olabilir mi? Toplumsal bellek ve etki alanları temeline oturan psikolojik gerilim Kaygı, müzisyen anne-babası 20 yıl önce trafik kazasında ölen bir kadının kâbusuyla ilerliyor.
https://www.youtube.com/watch?v=-jYLDTWUS60
RAW | GRAVE | RAW
Şu aralar korku – gerilim filmi severlerin çok sık konuştuğu bir film Raw. Kimi seyircilerin fenalaşıp bayılmasına sebep olan Raw, tam bir mayın! Vejetaryen bir aileden gelen Justine, aile geleneğini izleyerek lisans eğitimi için Veteriner Hekimliği Fakültesi’ne girer. Yurtta, okul geleneği olan bir ritüel esnasında çiğ et yemeye zorlanır. O andan sonra hayatı elinde olmadan değişmeye başlar. Bu büyüme hikayesi tam festival kaşiflerine göre!
